31 Temmuz 2022 Pazar

Otomobiliyle dere yatağına düşen sürücü yaralandı

Otomobiliyle dere yatağına düşen sürücü yaralandı

 





Ramazan SARIKAYALI/KUMLUCA, (DHA) - ANTALYA'nın Kumluca ilçesinde dere yatağına düşen sürücü Özkan Ö., yaralı kurtarıldı.





Olay dün saat 23.30'da Kumluca'da meydana geldi. 07 TM 574 plakalı otomobiliyle Ahmet Aliağa Bulvarı üzerinden gelip Sanayi Kavşağında Koca Kesik istikametine dönmeye çalışan sürücü Özkan Ö. direksiyon hakimiyetini kaybedince otomobil, Gavur Deresine düştü. Sürücünün otomobiliyle birlikte dere yatağına düştüğünü görenler 112 acil kurtarma hattını aradı. Kaza yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi.





İtfaiye ve polis ekibi, otomobiliyle dere yatağına düşen sürücü Özkan Ö.'yü bulunduğu yerden çıkardı. Özkan Ö., ambulans ile Kumluca Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı. Kazayla ilgili soruşturma polis ekipleri tarafından sürdürülüyor.





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3cTM5um

Görme engelli çift dünyaevine girdi

Görme engelli çift dünyaevine girdi

Görme engelli Bayram Barış (27) ve Hacer Ergün (27) çifti, evlendi. Bayram Barış, "Biz engelli olmamıza rağmen mutlu olacağımıza inanıyoruz. Tüm Türkiye'deki ve dünyadaki arkadaşlarımıza söylüyorum; engel, sizsiniz dedi.

Konya'da akrabaları aracılığıyla tanışan yüzde 75 görme engelli Bayram Barış ve yüzde 90 görme engelli Hacer Ergün, evlendi. Çiftin nikah törenine ailesi, akrabaları ve Görmeyenleri Koruma Derneği Konya Şubesi yönetimi katıldı.

Mutluluklarını dile getiren Bayram Barış, Biz engelli olmamıza rağmen mutlu olacağımıza inanıyoruz. Buradan tüm Türkiye'deki ve dünyadaki arkadaşlarımıza söylüyorum, engel, sizsiniz diye konuştu. Hacer Ergün, ise çok mutlu olduğunu belirtti.

Törene katılan Görmeyenleri Koruma Derneği Konya Şube Başkan Yardımcısı Aşır Özcan, çifte mutluluklar dileyerek, Balayı hediyesi anlamında çiftimize 1 hafta sürecek çadır kampımızı hediye etmek istiyoruz. ifadesini kullandı. 


https://bit.ly/3ON4SVu

Önce temizlik görevlisini öldürüp ardından eşi ve komşusunu ağır yaraladı

Önce temizlik görevlisini öldürüp ardından eşi ve komşusunu ağır yaraladı

Okulda temizlik görevlisi olarak çalışan Ramazan Altuntaş'ı tabancayla vurarak öldüren, ardından da 20 kilometre uzaklıktaki Işıklar beldesine gidip, kendisine ait köfteci dükkanında eşi Zübeyde K. ile araya girmek isteyen market sahibi komşusu Balı B.'yi aynı ağır yaralayan Süleyman K., teslim oldu. Süleyman K.'yi askeri personel olan oğlunun teslim olmaya ikna ettiği ortaya çıktı.

Olay, dün saat 18.00 sıralarında Afyonkarahisar'ın Çobanlar ilçesi Yavuz Selim Mahallesi'nde meydana geldi. Köftecilik yapan Süleyman K., mahalledeki Atatürk İlkokulu'na gelip, burada temizlik görevlisi olarak çalışan Ramazan Altuntaş ile tartıştı. Süleyman K., tartışmanın büyümesiyle yanındaki tabancayla Altuntaş'ı vurdu. Silah sesini duyanlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezi'ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekibinin yaptığı kontrolde Ramazan Altuntaş'ın hayatını kaybettiği belirlendi. Altuntaş'ın cansız bedeni, incelemenin ardından Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'nin morguna kaldırıldı.

KENDİ EŞİ İLE KOMŞUSUNU DA VURDU

Aracına binerek olay yerinden kaçan Süleyman K., daha sonra 20 kilometre uzaklıktaki Işıklar beldesine gitti. Süleyman K., burada kendilerine ait olan köfteci dükkanında eşi Zübeyde K. ve kendisine engel olmak isteyen market işleten komşusu Balı B.'yi de aynı tabancayla vurarak yaraladı. Ağır yaralanan Zübeyde K. ile Balı B. çağırılan ambulansla hastaneye kaldırıldı.

OĞLU İKNA ETMİŞ

Polisin aradığı Süleyman K., bugün sabah saatlerinde olayda kullandığı tabancayla Çobanlar'da jandarmaya teslim oldu. Jandarmada işlemleri yapılan Süleyman K., daha sonra ifadesi için Çobanlar İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi. Süleyman K.'nin, askeri personel olarak görev yapan oğlu tarafından teslim olmaya ikna edildiği öğrenildi.

ADLİYEYE SEVK EDİLDİ

Afyonkarahisar'da temizlik görevlisi olarak okulda çalışan Ramazan Altuntaş'ı tabancayla vurarak öldüren, ardından da eşi Zübeyde K. ile araya girmek isteyen market sahibi komşusu Balı B.'yi ağır yaralayan Süleyman K., polis merkezindeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Polisler eşliğinde getirilen Süleyman K.'ye, adliyeye girişinde bir genç, "Baba, kafanı kaldır" diyerek seslendi. Süleyman K., gazetecilerin "Niye öldürdünüz" sorusuna ise "Alnımın yazısıymış" diye karşılık verdi. 


https://bit.ly/3SbJXhZ

21 yaşındaki Aysu, 16 saatte Manş Denizi'ni geçip tarih yazdı

21 yaşındaki Aysu, 16 saatte Manş Denizi'ni geçip tarih yazdı

Yüzücü Aysu Türkoğu, henüz 21 yaşında İngiltere ile Fransa arasındaki Manş Denizi'ni yüzerek geçip bu başarıya ulaşan en genç Türk kadını oldu. Antrenörü Bengisu Avcı ve babası Mustafa Türkoğlu'nun tekneyle eşliğinde Türkiye saatiyle dün 12.02'de İngiltere'nin Dover kentinden suya giren Aysu, dalgalar ve akıntılarla boğuştuğu 16 saat 28 dakikanın sonunda Fransa'nın Cap Gris-Nez kıyısına ulaştı. Zorlu yüzüş sonunda göz yaşlarına hakim olamayan Aysu, kıyıya ulaşınca ilk olarak ekmek yemek istedi.

Yıllardır Manş Denizi'ni geçmek için çalışan Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencisi genç açık su yüzücü, koronavirüs pandemisi nedeniyle 2 senedir hedefini gerçekleştiremedi. Bu yıl ilki başarmak için İngiltere'ye giden Aysu'ya Kaptan Eric Hartley'in kullandığı Pathfinder adlı tekne kanal geçişi boyunca eşlik etti. Channel Swimming Association'a bağlı hakemin de görev yaptığı tekneye yüzüş boyunca dokunması yasak olan Aysu, tekneden zaman zaman babası ve antrenöründen gıda ve sıvı takviyesi aldı.

ANTRENÖRÜNÜN REKORUNU KIRDI

Aysu Türkoğlu, 21 yaşında Manş Denizi'ni yüzerek antrenörlüğünü yapan Bengisu Avcı'nın 3 yıl önceki rekorunu kırmayı da başardı. İlk olarak 2018 yılında Manş'ı geçmeyi deneyip hipotermi nedeniyle başaramayan Bengisu Avcı, 2019 yılında 22 yaşındayken hedefine ulaştı. İngiltere'den suya girdikten 11 saat 29 dakika sonra yaklaşık olarak 36 kilometre yüzüp Fransa kıyısındaki Cap Gris Nez'e ulaşan Avcı, bu kez Aysu Türkoğlu'na antrenör olarak destek verdi. Aysu, antrenörünün rekorunu kırarken, Bengisu Avcçı son metrelerde sporcusuna eşlik etti. Manş Denizi'ni 1979 yılında 15 saat 47 dakikada yüzen ilk Türk kadın yüzücü Nesrin Olgun Arslan olmuştu. Emre Deliveli, 2019 yılında Manş'ı son geçen Türk sporcu olmayı başarmıştı.

PANDEMİDE ÖZEL HAVUZDA ÇALIŞTI

Manş'ı geçmeyi yıllardır hayal eden Aysu Türkoğlu, 2020 yılında koronavirüs pandemisi başladığı ilk dönemde babası Mustafa Türkoğlu'ndan büyük destek aldı. 8 yaşından beri yüzme sporuyla uğraşan Aysu, Manş geçişine hazırlanırken 2020 yılında koronavirüs pandemisinin yayılması sonrası zorluk yaşadı. Sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle antrenman yapamayan sporcunun imdadına babası yetişti. Aysu, Bodrum'daki evlerinin terasında babasının yaptırdığı 3 metrelik portatif havuzda belinden kendisini iple bağlayıp haftalar boyunca yüzme antrenmanı yaptı. Aysu'yu ilk kutlayanlar babası ve Bengisu Avcı oldu.

KASAPOĞLU'NDAN TEBRİK

Bu arada Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Aysu Türkoğlu'nu tebrik etti. Kasapoğlu, "Manş Denizi'ni yüzerek geçen en genç Türk: Aysu Türkoğlu! Harikasın Aysu, seninle gurur duyuyoruz!" ifadelerini kullandı.


https://bit.ly/3zkORRd

Eşini bıçakla yaralayıp sosyal medyadan canlı yayın yaptı

Eşini bıçakla yaralayıp sosyal medyadan canlı yayın yaptı

Boşanma aşamasında olduğu Rabia Dağ Aslan'ı (22) bıçakla ağır yaralayan Onur Aslan (26), olayın ardından eşinin sosyal medya hesabından canlı yayın yaptı. Onur Aslan'ın eşinin kendisinden boşanmak istemesi nedeniyle daha önce 2 kez intihar girişiminde bulunduğu belirtildi.

Olay, dün saat 19.00 sıralarında Denizli Acıpayam ilçesi Aşağı Mahalle'de meydana geldi. Onur Aslan, bir süredir ayrı yaşadığı boşanma aşamasında eşi Rabia Dağ Aslan'ı konuşmak için parka çağırdı. Çift arasında burada tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesiyle Onur Aslan, eşi Rabia'yı karnından bıçaklayıp kaçtı. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine acil sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ambulansla Pamukkale Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan Rabia Dağ Aslan'ın hayati tehlikesinin sürdüğü öğrenildi.

EŞİNİN TELEFONUNDAN CANLI YAYIN YAPTI

Kaçarken eşinin cep telefonunu da alan Onur Aslan, onun sosyal medya hesabından canlı yayın yaptı. Aslan, elinde eşini yaraladığı bıçakla yaptığı yayında, "Tüm çabamıza rağmen sonunda namusumuzu temizledik. Neymiş, her insana kahpelik yapılmazmış kardeş" ifadelerini kullandı.

Olayla ilgili soruşturma başlatan polis, Onur Aslan'ı Çameli ilçesinde yakaladı. Onur Aslan, emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Onur Aslan'ın daha önce eşinin kendisinden boşanmaması için 2 kez intihar teşebbüsünde bulunduğu ifade edildi. 


https://bit.ly/3SifjmX

Kızıma balta yada satırla vurmuşlar, öncesinde de çok dövmüşler

Kızıma balta yada satırla vurmuşlar, öncesinde de çok dövmüşler

Çalıştığı eğlence mekanında başına sert bir cisimle vurulup öldürülen ve cesedi bahçedeki havuza atılan Zehra Bayır'ın (18) babası Oğuzhan Bayır (46), "Balta ya da satırla vurmuşlar. Yalnız vurmadan önce çocuğu çok dövmüşler. Kemiklerinde kırıklar varmış. Zehra'm, 18 yaşında genç bir kızdı. Kimseye bir zararı yoktu. Burada hayvanlara kıyamıyoruz. Bir insanın canı, bu kadar ucuz değil. En ağır cezayı almalarını istiyorum" dedi.

Konya'nın Karapınar ilçesinde oturan Zehra Bayır, madde bağımlısı kardeşi M.B.'nin (16) tedavi masraflarını karşılamak için Muğla'nın Milas ilçesine giderek çalışmaya başladı. Burada bir eğlence mekanında şarkıcılık yapan Bayır, iddiaya göre 24 Temmuz'da para meselesi nedeniyle tartıştığı işletme sahiplerince başına sert bir cisimle vurulup öldürüldü, cesedi de bahçedeki havuza atıldı. Zehra Bayır'ın cenazesi 26 Temmuz'da memleketi Konya'da defnedilirken, cinayetle ilgili gözaltına alınan 7 şüpheliden 3'ü tutuklandı.

'3 AY ÖNCE MUĞLA'YA GİTMİŞ'

Kızı Zehra ile en son nisan ayında görüşen 4 çocuk babası Oğuzhan Bayır, 4 yıl önce eşi Fadime Bayır'dan boşandığını söyledi. Kızlarının velayetlerinin annelerinde olduğunu belirten baba Bayır, "Zehra, daha önce Konya'da bir simitçide çalışıyordu, ayrılıp Muğla'ya gitmiş. Muğla'ya gittiğini de bu olay olduğunda duydum. Kardeşi biraz rahatsızdı. Kardeşinin tedavi masraflarını karşılamak için 3 ay önce gitmiş. Muğla'dan jandarma arayıp, olayı haber verdi. 'Trafik kazası' diyerek kardeşim ile birlikte Muğla'ya gittik, vardığımızda öldürüldüğünü öğrendik" dedi.

'BALTA YA DA SATIRLA VURMUŞLAR'

Kızının sert bir cisimle başına vurulması sonucu öldürüldüğünü öğrendiğini ifade eden Bayır, "Balta ya da satırla vurmuşlar. Yalnız vurmadan önce çocuğu çok dövmüşler. Kemiklerinde kırıklar varmış. Zehra'm, 18 yaşında genç bir kızdı. Kimseye bir zararı yoktu. Zehra ne yaptı size? Namusunuza mı göz dikti, bir şey mi söyledi? O da bir insan. Burada hayvanlara kıyamıyoruz. Bir insanın canı, bu kadar ucuz değil. En ağır cezayı almalarını istiyorum" diye konuştu.

'EVE BIRAKIP, SONRA ÇAĞIRMIŞLAR'

Kızının nişanlanıp, ayrıldığını daha sonra yeniden nişanlısı ile barıştığını aktaran Bayır, "Olay günü de 'Valizlerimi topladım. Bugün akşam biniyorum' demiş. Sonra onlardan alacağını mı istedi? Ne istedi? Cumartesi günü gece 03.00'de Zehra'yı arkadaşları ile birlikte eve getirmişler. Tekrar Zehra'yı bu öldüren kişi, 'Zehra benim telefonda bir şeyler var, bakıver' demiş. Bir şey konuşmuşlar, sonra da gitmişler. Zehra'nın telefonu zaten kapanmış o anda. Sonra da yanında çalışanlar, bir daha Zehra'dan haber alamamışlar" ifadelerini kullandı.

'KALBİNDE KÖTÜ HİÇBİR ŞEY YOKTU'

Kızının cesedini kolundaki 'Fadime' adlı dövmeden teşhis ettiklerini anlatan Bayır, şöyle konuştu: "Zehra, çok güzel bir çocuktu. Kalbinde kötü hiçbir şey yoktu. Herkesi kendi gibi bilirdi. Sevecen bir çocuktu. Biraz kızardı; ama hemen geçerdi. Zehra, öyle kötü bir insan değildi. Hayvanları çok severdi, yardımseverdi." 


https://bit.ly/3SeEozd

Dört oyuncuya milli davet

Dört oyuncuya milli davet

 





ANTALYA,(DHA) - KONYA'da 9-18 Ağustos 2022 tarihleri arasında düzenlenecek İslami Dayanışma Oyunları'nda mücadele edecek olan A Milli Kadın Hentbol Takımı aday kadrosunda Konyaaltı Belediye Spor Kulübü'nden 4 oyuncu yer aldı.





İslam İş Birliği Teşkilatı'na üye ülkelerin katılımı ile 4 yılda bir düzenlenen İslami Dayanışma Oyunları'nın 5'ncisi bu yıl Konya'da gerçekleştirilecek. 56 ülkeden yaklaşık 3 bin sporcunun katılacağı organizasyonda Türkiye A Milli Kadın Hentbol Takımı da yer alacak. A grubunda Senegal, Bangladeş ve Özbekistan ile mücadele edecek olan Milli Takım'ın aday kadrosuna Konyaaltı Belediyespor'dan Bilge Nur Öztürk, Elif Sıla Aydın, Cansu Akalın ve tecrübeli oyuncu Yasemin Şahin davet edildi.





MAVİ KELEBEKLER DAHA GÜÇLÜ





Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, önümüzdeki sezon şampiyonluk mücadelesi içerisinde yer alacak olan takımdan 4 oyuncunun Milli Takım'a davet edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Takıma yeni katılan oyuncuların Milli Takım'a çağrılmalarının, güçlü kadroların bir göstergesi olduğunu vurgulayan Başkan Esen, "Geçtiğimiz iki yıl Süper Lig'de iyi işler yaptık ama Konyaaltı daha iyilerini hak ediyor. İnşallah bu sezon çok daha iyi işler yapacağız ve Konyaaltı'na layık olduğu başarılar kazandıracağız. Milli Takım'a davet edilen oyuncularımızı kutluyor, başarılı bir turnuva geçirmelerini diliyorum" dedi.(DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3Q509Qb

Bakan Varank: Korkuteli Mermer İhtisas OSB hayırlı olsun

Bakan Varank: Korkuteli Mermer İhtisas OSB hayırlı olsun

 





Adem DURMAZ/KORKUTELİ, (DHA) - SANAYİ ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Korkuteli'ne kurulması planlanan Mermer İhtisas OSB'nin yerini görmek için Korkuteli'ne geldi.





Bakan Mustafa Varank, Korkuteli Mermer İhtisas OSB için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan arazi onayı alınmasının ardından ilçeye gelerek, bölgede incelemelerde bulundu. Bakan Varank, AK Parti Korkuteli İlçe Başkanı Kemal Sancaktar ve beraberindeki heyet ile birlikte Korkuteli OSB hakkında açıklamalarda bulundu. Bakan Mustafa Varank, “Bugün Korkuteli'ni ziyaret ediyoruz. Dün itibarıyla Korkuteli'nin uzun yıllardır beklediği mermer organize sanayi bölgesinin hazine arazisi tahsisi işlemi tamamladı. İnşallah bundan sonra hızlı bir şekilde organize sanayi bölgemiz hızlı bir şekilde devam edecek. Ve burada mermer sanayinde faaliyet gösteren firmalarımız Korkuteli'de katma değer üretimine, ilçemizin ekonomisine katkı sağlayacak. Tabi Korkuteli'nin bizden karma OSB talebi var. Onunla ilgili arkadaşlarımız gerekli desteği vermek üzere çalışmalarını başlattılar. Hem gelelim mermer ihtisas organize sanayi bölgesinin yerini görelim dedik. Hem de bundan sonra yapacağımız işlerle ilgili arkadaşlarla istişare ettik. Korkuteli'ne ve Antalya'ya hayırlı olsun diyorum" dedi.





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3bj0K1X

'Akçay'ın Yiğit Kadınları' köyde yaşamı anlatacak

'Akçay'ın Yiğit Kadınları' köyde yaşamı anlatacak

 





Yusuf DEMİR/ANTALYA, (DHA) - ANTALYA'daki bir amatör tiyatro topluluğunun kadın oyuncuları, Elmalı İlçesi'ndeki eski gelenek ve görenekleri, kadınlar arasındaki sosyal yaşamı doğaçlama ve mizahi bir dille sahneye aktaracak.





'Akçay'ın Yiğit Kadınları' adlı oyunun senaryosunu, oyunda rol alan Sermin Kasapoğlu, Hülya Ekimler, Emine Karakurt, Fatma Sönmez ile Mürüvet Toroman birlikte yazdı. Yönetmenliğini de kadınların birlikte üstlendiği oyunun bazı sahnelerinin ilk provası, Akçay beldesindeki Yılmaz ailesine ait asırlık köy evinin iç mekânı ve bahçesinde canlı performansla gerçekleşti.





ESKİ ANILAR, GELENEK, GÖRENEKLER





Sermin Kasapoğlu, oyunun senaryosunun Akçaylı kadınlarla yüz yüze sohbet edilerek, eski anılar, örf, adet, gelenek ve görenekler dinlenilerek hazırlandığını belirtti. Kasapoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü;





"Oyunumuza Akçay'da yaşayan kadınlar figüran olarak katılabilecek, arzu eden rol alacak. Senaryomuzda tarım alanlarında çalışan kadınların hikâyesinden komşuluk ilişkilerine, kadınlar arasındaki sosyal dayanışma, eski gelenek, göreneklere kadar pek çok konular mizahi bir dil ve doğaçlamayla anlatılıyor. Keyifle, neşeyle izlenecek eserimiz yeni yılda hem Akçay'da, hem Antalya da sahnelenecek."





'Akçay'ın Yiğit Kadınları'nın video çekimleri de yapılacak, sosyal medya üzerinden de izlenecek.(DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3cYGjIg

Likya Yolu'nda mahsur kalan üç kişi kurtarıldı

Likya Yolu'nda mahsur kalan üç kişi kurtarıldı

 





Ahmet ACAR/KAŞ, (DHA) - ANTALYA'nın Kaş ilçesinde çıktıkları Likya Yolu yürüyüşünde mahsur kalan biri Türk, üç kişi kurtarıldı.





Kaş'ta biri Türk, ikisi yabancı üç kişi Likya Yolu'nu kullanarak Kaş Merkez'den Liman Ağzı Bölgesi'ne gitmek için yürümeye başladı. Yoğun makilik alana giren üç kişi, yollarını kaybedip, uçurumun kenarında mahsur kaldı. Turistlerden biri AKUT Kaş - Kalkan ekiplerini arayarak, yardım istedi. Bunun üzerine AKUT Kaş - Kalkan Birimi'nden dört gönüllü, dün saat 18.45 sıralarında muhsur kalan üç kişiyi kurtarmak için yola çıktı. Ekip, Türk turist ile iletişime geçerek, bulundukları yerin konumunu ve fotoğraflarını istedi. Gelen konum bilgisi ve fotoğraflardan yola çıkan AKUT ekibi, saat 20.25'te üç kişinin bulunduğu bölgeye ulaştı. Sağlık durumları iyi olan Türk G.D, yabancı olan S.B ve S.W, AKUT ekibi ile beraber yürüyerek, saat 21.20'de güvenli bölgeye ulaştırıldı. Üç turist, kendilerini kurtaran AKUT ekibine teşekkür etti.





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3S84yDT

Ölen sahipli hayvanlar için 'krematoryum' önerisi

Ölen sahipli hayvanlar için 'krematoryum' önerisi

Tolga YILDIRIM/ ANTALYA, (DHA) - ANTALYA Kent Konseyi Sağlık Çalışma Grubu Başkanı Dr. Ozan Uzkut, kentteki su kaynaklarının fazlalığından dolayı evcil hayvan sahiplerinin hayvan mezarlığı talebinin kısa sürede gerçekleşmesinin mümkün olmadığını belirterek, "Bazı ülkelerde hayvan sahiplerinin krematoryumda hayvanları yakıldıktan sonra, küllerini kavanozda saklayıp, anısının yaşatıldığını biliyoruz. 'Antalya'da böyle bir şey yapabilir miyiz?' önerisinde bulunduk" dedi.



Antalya Kent Konseyi Sağlık Çalışma Grubu, evcil hayvan sahiplerinin önerisi üzerine hayvan mezarlığı yapımı veya alternatif önerileri belirlemek amacıyla toplantı yaptı. Sağlık Çalışma Grubu Başkanı Dr. Ozan Uzkut moderatörlüğünde kurumlardan uzmanların katılımıyla yapılan toplantıdan sonra 'Antalya'da hayvan mezarlığı' konulu rapor hazırlandı.



HAYVANSEVERLERİN 'MEZAR' TALEBİ



Kentte hayvan mezarlığı bulunmadığının belirtildiği raporda, sağlıklı yaşam için şehirlerde hayvan mezarlığına ihtiyaç olduğu ve evcil hayvan sahiplerinin bu yönde talebi bulunduğu belirtildi. Hayvan sahiplerinin önerisiyle gündeme getirilen konu sonrası düzenlenen raporda kentte mezarlık olmadığı için evcil hayvanların ölümü sonrası kontrolsüz olarak yok edildiğine dikkat çekildi. Sokak hayvanlarının ölmesi durumunda bertaraf edilme yönteminin mevzuatlara göre belirlendiği anlatılan raporda, hayvan mezarlığının kurulması için hazırlanmış mevzuat bulunmadığı ifade edildi.



'YER TAHSİSİ KISA ZAMANDA MÜMKÜN GÖRÜLMÜYOR'



Hayvan mezarlığı konusunda yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğu vurgulanan raporda, belediyelerin mevzuata göre yeni mezarlık açmak için 13 ayrı kurumdan izin alması gerektiği ve su kaynakları yakınında mezarlık yapılamayacağı aktarıldı. Raporda, Antalya arazisinin 3'te 2'sinin sulak arazi olması nedeniyle hayvan mezarlığı açılması ile ilgili yer tahsisinin kısa zamanda mümkün görülmediği belirtildi.



'KREMATORYUMDA YAKILIP, KÜLLERİNİN SAKLANMASI ÖNERİSİ'



Sahipli hayvanların ölümü sonrası ABD ve birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi krematoryumda yakılıp, küllerinin saklanması önerisi getirilen raporda, "Bu konu tüm hayvanseverlerin, veterinerlerin, belediyelerin, dini örgütlerin, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın, Sağlık Bakanlığı'nın ve ilgili birçok kurumun ortak paydasında çözülmesi gereken bir sorundur. Antalya'da hayvan mezarlığı sorununun çözümü için tüm kurumları birlikte hareket etmeye davet ediyoruz" ifadesi yer aldı.



'ÖLEN HAYVANIN SAHİPLERİ HATIRASINI ANABİLECEK YER ARIYOR'



Antalya Kent Konseyi Sağlık Çalışma Grubu'nun hazırladığı rapor hakkında bilgi veren Dr. Uzkut, şunları söyledi:



"Hayvan mezarlığı ile ilgili hayvanseverlerin isteği var. Evinde 15 yıl hayvan besleyen insanlar vefat ettiğinde gömebilecek, hatıralarını anabilecek yer arıyor. Bazı illerde hayvan mezarlığı yapılmış. Antalya'da biz böyle bir girişimde bulunmak istedik. Antalya'nın su kaynağı fazla olması nedeniyle mevzuat gereği mezarlık yapımında sıkıntı olacağı belirtildi. Aynı sorunları yaşayan başka ülkelerde neler yapıldığını araştırdık. Krematoryumda hayvanların yakılıp, külleri saklanıyor. Bazı ülkelerde hayvan sahiplerinin krematoryumda hayvanları yakıldıktan sonra, küllerini kavanozda saklayıp, anısının yaşatıldığını biliyoruz. 'Antalya'da böyle bir şey yapabilir miyiz?' önerisinde bulunduk."



Dr. Uzkut, "Dinimizce ölen gömülür ama konu hayvan olunca değişebilir. Hayvanın dini olmayacağına, dini vasıf yüklenmeyeceğine göre hatırasının saklanabileceğini düşündük. Yakılarak kavanozda saklanması, hatırasının saklanabilmesi dine de karşı olmayacağı düşüncesindeyiz. Hayvanseverler ve ilgili kuruluşlara bu konuda öneride bulunduk" dedi.



'ORMANA GÖMÜLDÜĞÜ BİLİNİYOR'



Sahipli hayvanlar için krematoryumda yakılıp, küllerini saklanabileceği fikrine bazı hayvanseverlerin karşı çıktığını, bazılarının olumlu görüş belirttiğini anlatan Uzkut, "Kimisi dini duygularıyla görüş belirtiyor. Şu anki durum daha kötü. Ölen hayvanın nereye gömüldüğü belli değil. Ormana gömüldüğü biliniyor ama başka havyan çıkarabiliyor. Evimizde 15 sene baktığımız hayvan çöp tenekelerinde veya belediyelerin çöp imha ekibince gömülüyor. Hiç hatırası kalmamaktansa ismini anabilecek, hatırasını saklayabileceğimiz durum olabilir" diye konuştu.



'YABANCILAR İÇİN KREMATORYUM DÜŞÜNÜLEBİLİR'



Antalya'da yaşayan yabancı sayısının arttığını anlatan Dr. Uzkut, gayrimüslimler için de krematoryum yapılabileceğini dile getirdi. Dr. Uzkut, "Antalya'daki mezarlıklarda Müslümanlar ile yabancılar neredeyse beraber gömülüyor. Cenazesini yakmak isteyen yabancılar da var. Onlar için de krematoryum düşünülebilir. Evcil hayvanlar, yabancılar için de krematoryum düşünülebilir" dedi.



BURSA'DAKİ DOLDU İZMİR'DEKİ YARIYA YAKLAŞTI



Diğer yandan İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Samsun başta olmak üzere bazı belediyeler, evcil hayvanlar için hayvan mezarlığı kurdu. İzmir'de büyükşehir belediyesinin Seyrek'te oluşturduğu 4 bin kapasiteli hayvan mezarlığı, hayvanseverlerin sorununu ortadan kaldırdı. İzmir'deki mezarlıkta doluluk yüzde 35'i aştı. Bursa'da 2007 yılında kurulan evcil hayvan mezarlığı da tamamen doldu. (DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3QabNJJ

Antalya'da 2 kazada 2 motosikletli öldü

Antalya'da 2 kazada 2 motosikletli öldü

Semih ERSÖZLER/ANTALYA, (DHA) - ANTALYA'da 2 motosiklet kazasında sürücüler Eray Bölme (35) ve Batuhan Kocasarı (19) hayatını kaybetti.





İlk kaza dün gece Kepez ilçesi Şafak Mahallesi'nde meydana geldi. Batuhan Kocasarı'nın direksiyon hakimiyetini kaybettiği motosiklet önce bir yayaya, ardından park halindeki araçlara vurdu. Ağır yaralanan sürücü ambulansla Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne götürüldü. Kocasarı'nın ailesi kan ihtiyacı olan çocukları için sosyal medyadan kan ihtiyacı paylaşımları yaptı. Ancak Kocasarı müdahalelere rağmen kurtarılamadı.





İkinci kaza, saat 03.00 sıralarında Muratpaşa İlçesi Burhanettin Onat Caddesi üzerinde meydana geldi. Kullandığı motosikletle cadde üzerinde seyir halinde olan Eray Bölme, bilinmeyen nebeple motosikletin hakimiyetini kaybetti. Bariyerlere çarpan Bölme, ağır yaralandı. Kazayı görenlerin 112 Acil Çağrı Merkezi'ne bildirmesiyle olay yerine gelen sağlık ekipleri, Bölme'ye ilk müdahaleyi yaparak hastaneye götürdü. Bölme, hastanede yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.





2 sürücünün cenazeleri, Antalya Adli Tıp Kurumu morgunda yapılan incelemenin ardından defnedilmek üzere ailelerine teslim edildi.





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3oKgBtE

Girişleri betonla kapatılan evin kapısında ölü bulundu

Girişleri betonla kapatılan evin kapısında ölü bulundu

 





Semih ERSÖZLER/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA'da madde bağımlılarının girmemesi için girişi ve pencereleri betonla kapatılan kullanılmayan müstakil evin girişinde bir kişinin cansız bedeni bulundu. Üzerinden kimlik çıkmayan kişinin uyuşturucudan öldüğü düşünülüyor.





Olay, öğle saatlerinde Muratpaşa ilçesi Yeşildere Mahallesi'nde meydana geldi. Daha önce uyuşturucu madde kullananların girmemesi için belediye tarafından giriş ve pencereleri betonla kapatılan müstakil evin girişinde bir kişinin hareketsiz yattığını görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezi'ne bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaptıkları kontrolde kişinin hayatını kaybettiğini belirledi.





Evin olduğu yere gelen polisler hayatını kaybeden kişinin cansız bedeni üzerinde ve çevresinde incelemede bulundu. Üzerinden kimlik çıkmayan ve uyuşturucu kullanımı nedeniyle hayatını kaybettiği değerlendirilen kişinin cansız bedeni, kimlik tespiti için Antalya Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.





FOTOĞRAFLI





 




https://bit.ly/3zjhn5t

KPSS'yi saniyelerle kaçırdı

KPSS'yi saniyelerle kaçırdı

Aslı DURAN/ANTALYA, (DHA)-ANTALYA'da Kamu Personel Seçme Sınavı'na (KPSS) kapıların kapanmasından saniyeler sonra gelen kadın aday, yetkililerce içeri alınmadı. 



Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin (ÖSYM) bugün yaptığı KPSS Genel Yetenek ve Genel Kültür oturumu, saat 10.15'te başladı. Sınavın yapıldığı binalara saat 10.00'dan sonra adaylar alınmadı. Akdeniz Üniversitesi'nde de adaylar ile yakınları yoğunluk oluşturdu. Kalabalık nedeniyle araç girişlerinde uzun kuyruklar meydana geldi. AÜ Eğitim Fakültesi'nde de adaylar, kimlik kontrollerinin ardından tek tek sınıflara alındı. Kapıların kapanmasına 5 dakika kala adaylar, koşarak sınav binasına giriş yaptı.



RİCA ETTİ, KABUL EDİLMEYİNCE KIZDI



Saat 10.00'da kapıların kapanmasından saniyeler sonra bir aday, sınav binasına koşarak geldi. Fakat sınav yetkilileri kapıyı açmadı. Üzgün olduğu görülen kadın aday bina önünden ayrılırken, bahçede bekleyen bir kişi adayın içeri alınmasını rica etti. Yetkililerden olumsuz yanıt alan kişi, daha sonra duruma tepki gösterdi.



Sınavın başlamasının ardından adaylar içeride ter dökerken, dışarıda bekleyen aileler ise gölgelik alanlarda dua okuyarak, yakınlarını bekledi. (DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3BoNCmC

Mehter geleneğinin 'kadın' neferleri

Mehter geleneğinin 'kadın' neferleri

Tolga YILDIRIM- Alparslan ÇINAR/ALANYA (Antalya), (DHA) - ANTALYA'nın Alanya ilçesinde belediyede görevli temizlik işçisi, zabıta, şoför, büro personelinden oluşan mehter takımındaki kadın sancaktar ve davulzen, geleneğin gelecek nesle aktarılmasına katkı sağlıyor.





Dünyanın en eski askeri bandolarından biri olarak adlandırılan 'mehter', yüzyıllarca savaşta askere cesaret, düşmana korku, barışta ise dosta coşku ve askeri ruhu canlı tutma amacıyla görev yaptı. Günümüzde genellikle belediye bünyesinde faaliyet gösteren mehter takımları, özel günlerde, bayramlarda gerçekleştirdikleri gösteriyle geleneğin gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlıyor.





MEHTER TAKIMINDA 2 KADIN





Alanya Belediyesi bünyesinde 7 yıl önce kurulan mehter takımı, ilçede ve farklı illerde yaptıkları gösterilerle mehter geleneğinin unutulmaması için çalışmalar yürütüyor. Belediyenin temizlik ve park bahçeler ile özel kalem müdürlüğü, zabıta gibi farklı birimlerinde görev yapan personelden oluşan mehter takımında, 19 erkek, 2 kadın görev yapıyor. Mehter takımında önde Türk bayrağını taşıyan 'sancaktar' ile davul çalan davulzenin kadın olması dikkati çekiyor. Mehter takımındaki 2 kadın, etkinliklerde yoğun ilgi görüyor.





Mehter takımı özel günlerin yanı sıra belirli günler ilçede gerçekleştirdiği gösterilerle ilgi odağı oldu. İlçenin sembollerinden Kızılkule yanında performans sergileyen mehter takımı, turistlerden yoğun ilgi gördü. Turistler mehter takımının çalışmasını cep telefonu kamerasıyla kaydetti. Meydandaki etkinliği, günübirlik tur teknesiyle vakit geçiren tatilciler de tersane açıklarında demir atıp izledi.





'MEHTERDE KADIN OLMAZ' DENİLİNCE BIYIK TAKMAYI ÖNERDİ





Mehter takımının 2 kadın üyesinden zabıta görevlisi Ayşe Paşaloğlu (34), mehteranda gönüllü yer almak istediğinde kadınların yer alamayacağı gibi söylemlerle karşılaştığını anlattı. Mehter topluluğunda olmayı çocukluğunda hayal ettiğini anlatan Paşaloğlu, olumsuz eleştiri yapanlara 'gerekirse bıyık takarım' diyerek, ısrarını sürdürdüğünü ifade etti.





ÇOCUKLUK HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ





Paşaloğlu, yoğun ısrarı sonrası Türk bayrağını kadının taşıması fikriyle mehter topluluğunda görev yapmaya başladığını anlattı. Sancaktar olarak gururla mehterde yer aldığına değinen Paşaloğlu, "Mehter takımında normalde kadın bulunmuyor. Mehter takımında 'kadın olmaz' denildi. Çok ısrar ettim, gerekirse 'bıyık takarım' dedim. Farklı ve ilk olması için bayrak taşıma görevi bana verildi. Çocukluğumda televizyonda mehter topluluğunu gördüğümde, marş dinlediğimde mehterde olmak isterdim" dedi.





KADIN SANCAKTARA YOĞUN İLGİ





Mehter geleneğini sürdürme amacıyla katıldıkları etkinliklerde Türk bayrağını taşımanın gururunu yaşadığını vurgulayan Paşaloğlu, kadın mehter olarak yoğun ilgiyle karşılaştıklarını söyledi. İlçeye tatile gelen turistlerin dikkatini çektiklerini dile getiren Paşaloğlu, "Etkinliklerde yer aldığımızda mehterde erkek fazla olduğu için ilk önce bizi görmüyorlar. Kadın olduğumuzu fark edenler fotoğraf çektirip, sohbet ediyor, çok ilgi gösteriyorlar" diye konuştu.





ASMA DAVULA MERAKINDAN MEHTERDE YER ALDI





Belediyede özel kalem müdürlüğünde büro personeli olarak görev yapan, mehter takımında da davul çalan İlknur Özdemir (41), 4 senedir toplulukta yer aldığını ifade etti. Müziğe ilgisinden dolayı gönüllü olarak mehter takımında olmayı istediğini belirten Özdemir, asma davul çalmayı çok sevdiğini anlattı. Merak ettiği için asma davul çalmayı öğrendiğini ve mehter takımında davulzen olarak görev yaptığını aktaran Özdemir, etkinlikte türkü ve marşlar da seslendirdiğini söyledi.





TEMİZLİK İŞÇİSİNDEN MEMURA GÖNÜLLÜLER





Belediyede özel kalem müdürlüğünde çalışan Mehmet Akif Abdülkadiroğlu, mehter takımı hakkında bilgi verdi. Mehter başı olarak görev yapan Abdülkadiroğlu, şunları söyledi:





"2015 yılında belediye bünyesinde kurulan mehter takımı ilçenin tarihi ve kültürel değerlerini tanıtmak ve mehter geleneğini gelecek nesillere aktarmak için kuruldu. Belediye personeli arasından gönüllülerin seçilmesiyle mehter takımı oluşturuldu. Personelin çoğunluğu park ve bahçeler, temizlik işleri, zabıta gibi farklı birim ve müdürlükte çalışıyor. Tarihi, kültürel, özel günlerde mehter takımı olarak görev yapıyoruz. Mehter takımımızda Türk bayrağını taşıyan ile davulzenimiz kadın. 2 kadının mehter takımında olmasından, Türk kadınının çağdaş, güçlü karakterini, tarihi oluşum olan mehterde temsil ederek geleneğin devamını sağladığımız için gururluyuz."





Mehter takımının kadın üyeleri ve sadece gönüllü belediye personelinden oluşmasıyla 'Türkiye'de tek' özelliği taşıdığını vurgulayan Abdülkadiroğlu, "Farklı belediyelerde kadın mehter takımları oluşturuldu. Türkiye'de tamamı belediye personelinden oluşan gönüllü mehter takımı yok. Mehter takımımız, belediye personelinden oluşması, gönüllülük esasıyla mehterde yer alması ve 2 kadın üyemizle Türkiye'de ilk özeliği taşıyor. Özellikle kadın sancaktar ile davulzenle fotoğraf çektirmek, tanışmak isteyenler oluyor" diye konuştu.





ENGELLİ BİREYLERDEN MEHTER TAKIMI





Engelli bireylerden oluşan mehter takımı da çalışmalarına devam ediyor. Belediyeye ait rehabilitasyon merkezlerinde eğitim alan engelli bireylere enstrüman öğretildi. Mehter takımına seçilen engelli bireyler, kentteki faaliyetlerde yer alıp seslendirdikleri marşlarla ilgi odağı oldu. (DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3PMkrOH

Muharrem İnce: “NATO’ya karşı kendimizi korumak için NATO üyeliğimiz gereklidir”

Muharrem İnce: “NATO’ya karşı kendimizi korumak için NATO üyeliğimiz gereklidir”
MEMLEKET Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, NATO'nun Türk demokrasisinin bekçisi ve güvencesi olduğuna inanmadığını belirterek, “NATO'ya karşı kendimizi korumak için NATO üyeliğimiz gereklidir. Bizim demokrasimizin güvencesi milletimizdir, anayasamızdır, TBMM'dir" dedi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusuna da değinen İnce, "Dolar 4 lirayken aday olmayanlar, 18 lirayken oluyor" dedi.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Antalya'nın Manavgat ilçesinde esnafı ziyaret etti. İbrahim Sözen Caddesi girişinde davul zurna eşliğinde karşılanan Muharrem İnce'ye vatandaşlar ve esnaf büyük ilgi gösterdi. Esnafla görüşüp, fotoğraf çektiren İnce, ailesinin gezmeye çıkardığı 7 aylık Akın bebeği sevdi.

'OYUNUN KURALLARI DEĞİŞTİ'

Ziyareti sırasında Cumhuriyet Meydanı'nda gazetecilere açıklamada bulunan Muharrem İnce, geçen yıl bu zamanlarda geldiği Manavgat'ın yangın nedeniyle tarihinin en kötü dönemini yaşadığını hatırlatarak, tekrar geçmiş olsun dileğinde bulundu. Muhalefet partilerinin kendisini oyları bölmekle itham ettiğini ancak onların matematik bilgilerinden şüphe ettiğini belirten İnce, “Parlamenter sistemde futbolun kuralları geçerliydi. Şimdi başkanlık sistemi var. Basketbolun kuralları geçerli. Hala bana 'penaltı yapma, ofsayta düşme' diyorlar. Ofsayt, penaltı futbolda var, basketbolda yok. Kurallar değişti. Oy bölmesi diye bir şey yok bu sistemde. Erdoğan 50+1'i alıyorsa ilk turda geçmiş olsun zaten. İster bir aday olsun, ister 20 aday olsun. Alamıyorsa ikinci turu var bunun. Bu milletvekili seçimi değil, iki turlu bir seçim" dedi.

'KILIÇDAROĞLU 15 SEÇİM KAYBETTİ'

Kendisine yapılan 'aday olma' eleştirilerine de cevap veren Muharrem İnce, “Ben adayken İYİ Parti cumhurbaşkanı adayı çıkarmayıp beni destekledi mi? Hayır. O zaman İYİ Parti neden bölücü olmadı da bugün neden biz bölücü oluyoruz? Bugün bana bölücü diyenlerin, geçmişte de bölücü demeleri gerekirdi. Mansur Yavaş, 2 seçim kaybetti. Bu 3'üncü seçimi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise 15 seçim kaybetti. Ben bir kere bir partiden cumhurbaşkanı adayı oldum, kaybettim. Neden aday olmayacakmışım? Herkese ikinci, üçüncü, beşinci, onbeşinci şansı veriyorsunuz da bana ikinci şansı niye vermiyorsunuz?" dedi.



'6'LI MASANIN ADAYI OLURUM AMA ŞARTLARIM VAR'

6'lı masayı oluşturan partilerin hala bir aday bulamadığını belirten İnce, sözlerini şöyle sürdürdü:

“6'lı masa aday bulamıyorsa ben buradayım, dedim. Ama dedim oy verecekler bana. Kendi afişlerini asmayacaklar, benim afişlerimi asacaklar. 'Sandığa sahip çıkacaklar. Hazine paralarını harcayacaklar, kasada tutmayacaklar, şartlarım var' dedim. Kıyamet koptu. Özellikle bu yandaş, fondaş medyadan. Bu CHP kasasından beslenen gazeteciler köpürüyor bana. Ben bir şey söylüyorum. Bunlar arkamda dursun ben yüzde 65 oyla seçimi alırım. 6'lı masanın içinde böyle bir iddiada bulunan bir kişi var mı? Yok. Diyorsan ki 'yüzde 65 oy iddiasında bulunuyorsun, geçen sefer kazanamadın.' Doğru, geçen sefer dolar 4 liraydı. Bu sefer dolar 18 lira. Geçen sefer ekonomik kriz böyle değildi. Onun için bazıları aday olmayı düşünüyor zaten. 4 lirayken olmayanlar, 18 lirayken oluyor. Ben iddiamın arkasındayım. Onlar yanımda durursa mertçe dururlarsa beni satmazlarsa, 12 bin sandığa gözlemci koymayıp, sonra 'seçim gecesi neredeydin' diyen trollerini bana saldırtmazlarsa ben bu seçimi alırım. Ama bu iddiada başka biri varsa da çıksın ortaya. Dolara güvenmeden, kendine güvenerek çıksın."

'NATO'NUN DEMOKRASİNİN BEKÇİSİ VE GÜVENCESİ OLDUĞUNA İNANMIYORUM'

Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran İnce, Kemal Kılıçdaroğlu'nun, NATO'nun demokrasinin bekçisi olduğu yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, “Ben NATO'nun demokrasinin bekçisi ve güvencesi olduğuna inanmıyorum. Şu anda Türkiye'nin NATO üyeliği için en azından şunu diyebilirim, 'NATO'ya karşı kendimizi korumak için NATO üyeliğimiz gereklidir. Tekrar söylüyorum, NATO'ya karşı kendimizi korumak için NATO üyeliğimiz gereklidir. Ama bizim demokrasimizin güvencesi uluslararası bir kuruluş olamaz. Bizim demokrasimizin güvencesi milletimizdir, anayasamızdır, TBMM'dir" dedi.

'İTTİFAK YAPACAK PARTİLERİMİZ İÇİN KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ VAR'

Cumhur ve Millet ittifaklarının karşısında yeni bir ittifak olursa Memleket Partisi'nin katılıp katılmayacağı sorusu üzerine İnce, “Benimle ittifak yapacak partiler için kırmızı çizgilerimiz var. Bir, Atatürk. Bizim ittifak yapacağımız partinin Atatürk'le sorunu olmaması lazım. İki, mültecilerin gönderecek miyiz? Üç, terörün her türlüsünü kınıyor muyuz? Devam edeceğiz bu şekilde. Maddelerimizi alt alta koyarız. Bunlar olmazsa olmazımızdır. Mesela 6'lı ittifakta olmayan ama Memleket Partisi'nde olan bir şeyi söyleyeyim. Biz iktidar olduğumuzda okullarımızı, çocuklarımızı tarikatlara teslim etmeyeceğiz" diye konuştu.

'ANKET İŞİNİN CILKI ÇIKMIŞ'

Muharrem İnce, anket şirketleriyle ilgili olarak da “Hiçbir anket şirketine inanmıyorum. Bana 2018 seçimlerinde neler dediklerini biliyorum. Yüzde 18, 19, 20 gösteren. Ben namusluca bu işi yaptıklarına inanmıyorum, ki namusluca yapanları tenzih ediyorum. Ama artık bu anket işinin cılkı çıkmış. Benim anketim sokaklar. Sokakları görüyorum" dedi. (DHA)

FOTOĞRAFLI
https://bit.ly/3Bw0xDg

30 Temmuz 2022 Cumartesi

Sigortacılık sektöründe zorunlu trafik poliçesi sıkıntısı

Sigortacılık sektöründe zorunlu trafik poliçesi sıkıntısı

 





ANTALYA, (DHA) - ATSO Başkanı Davut Çetin, bazı sigorta şirketlerinin son günlerde teminatlardaki artış ve primlerin maliyetleri karşılamaması nedeniyle Zorunlu Trafik Sigortası tanzim etmekten kaçındıkları ve poliçe kesmemek için bahaneler ürettikleri yönünde üyelerden duyumlar aldıklarını belirtti.



Bu durumun etik olmadığı gibi yasalara da aykırı olduğunu belirten Davut Çetin, “Bu durum hem sigorta acentelerini ekonomik olarak etkileyecek hem de trafikte sigortasız dolaşan araç sayısının artmasına sebep olacaktır. Trafikte sigortasız dolaşan araçların karışacağı kazalar sebebiyle telafi edilemeyecek maddi mağduriyetler, yaralanmalar ve can kayıpları ortaya çıkacak hem de sosyal yıkımlara yol açacaktır" dedi.



ATSO 40. Grup Sigortacılık Komitesi'nin sorunun çözülmesi için konunun muhataplarıyla irtibat kurduğunu belirten Davut Çetin, kısa adı SEDDK olan Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından söz konusu sigorta şirketlerine yaptırım uygulanması gerektiğini bildirdi.



ATSO 40. GRUP HAREKETE GEÇTİ



ATSO 40.Grup Sigortacılık Komitesi'yle bir araya gelerek değerlendirmelerde bulunan Başkan Çetin, konuyla ilgili şunları kaydetti: 



“Özellikle şehrimiz ekonomisinin bel kemiğini oluşturan turizmde, ulaştırma ve nakliyat sektöründe faaliyet gösteren işletmelerimizi, en önemlisi vatandaşlarımızı ilgilendiren bu sorunun çözülmesi büyük önem arz etmektedir. Bu durum ayrıca sigorta acentelerimizi doğrudan etkilemekte olup acentelerle sigortalıları karşı karşıya getirmiş, acenteleri neredeyse poliçe kesemez duruma düşürmüştür.



KAZA SONRASI MAĞDURİYET



Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Genel Şartlarında sigorta priminin ne şekilde tahsil edileceği açıkça belirtilmesine rağmen, sigorta şirketlerinin son zamanlarda zorunlu trafik sigortası yapılırken sırf poliçe tanzim etmemek adına ödeme seçeneklerini sınırlandırarak vatandaşın ekonomik satın alma özgürlüğünü kısıtlamaları hem etik değil hem de kanunlara aykırıdır. Bu durum hem sigorta acentelerini ekonomik olarak etkileyecek hem de trafikte sigortasız dolaşan araç sayısının artmasına sebep olacaktır. Trafikte sigortasız dolaşan araçların karışacağı kazalar sebebiyle telafi edilemeyecek maddi mağduriyetler, yaralanmalar ve can kayıpları ortaya çıkacak hem de sosyal yıkımlara yol açacaktır.



TRAFİK SİGORTASI HAVUZ SİSTEMİNE DAHİL EDİLSİN



Komitemiz ayrıca uzun vadede sorunun tamamen çözülmesi ve gündemden düşmesi adına DASK havuz sistemi, Riskli sigortalar havuzu sistemi ve TARSİM havuz sistemi gibi konularda tecrübe kazanmış olan kamunun, kaos haline gelen trafik sigortasının da tamamının havuz sistemine dahil edilerek kar/zarar maliyetlerinin havuz sistemi üzerinden yapılarak, Sigorta şirketlerinden bu yükün alınarak, acenteler gibi onlarında komisyon alarak sistemin kökünden çözülmesi gerekmektedir."





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3zgSWFP

Uçan tekmeli, bastonlu kira kavgası

Uçan tekmeli, bastonlu kira kavgası

Bülent TATOĞULLARI/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA'da, aralarında kira anlaşmazlığı yüzünden husumet olduğu iddia edilen iki grubun uçan tekme ve bastonlu kavgası, güvenlik kameralarına yansıdı. Polisin ayırdığı taraflar birbirlerinden şikayetçi oldu.



Olay, 14 Temmuz günü saat 14.00 sıralarında Konyaaltı ilçesi Kuşkavağı Mahallesi Atatürk Bulvarı'ndaki diş sağlığı merkezinde meydana geldi. Aralarında kira anlaşmazlığı ve üslup yüzünden husumet bulunan Ali Durak, müşteri gibi davranıp girdiği iş yerinde Dr. Ahmet ve Enver Göktaş kardeşleri sordu. İki kardeşin iş yeri dışında olduğunu öğrenen Ali Durak, dışarı çıktıktan sonra bu kez oğlu Osman Durak ile içeri girdi. Osman Durak, bankodaki görevliye Ahmet ve Enver Göktaş kardeşlerin nerede olduğunu sorup telefonla arayıp ulaşmasını istedi. Olumlu sonuç alamayan Osman Durak, görevliden içerideki tüm personeli lobiye çağırmasını isteyip, aksi takdirde iş yerini dağıtacağını söyledi. Bir süre sonra babası Ali Durak ile dışarı çıkan Osman Durak burada bekledi.



Çalışanlar durumu polise bildirdi. İhbarla adrese sevk edilen polis ekipleri, Osman Durak'ın üzerinde arama yaptı. Bu sırada Dr. Enver Göktaş ile çalışanlardan Ahmet Hakan Çelik iş yerine geldi. Bulunduğu yerden fırlayan Osman Durak, Dr. Enver Göktaş'a kafa atıp yere düşürdü. Durak, Göktaş'a yerde vurmaya devam ederken kavgaya müdahil olan Ali Durak ve küçük oğlu Abidin Durak da Ahmet Hakan Çelik'e uçan tekme atıp yere düşürdü. Polis, tarafları güçlükle ayırırken, başına baston darbesi aldığı tespit edilen Ahmet Hakan Çelik ile Dr. Enver Göktaş, hastaneye götürüldü.



OLAY ANI KAMERADA



Yapılan kontrolde Ahmet Hakan Çelik'in kafatasında kırık olduğu, vücudunun çeşitli yerlerinde de darp sonucu yaralar oluştuğu tespit edildi. İfadesi alınan Ali Durak ile oğulları Osman ve Abidin Durak serbest bırakıldı. Yaşanan tartışma ve sonrasındaki kavga, iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı.



Olay sonrası avukatı aracılığıyla şikayetçi olan Dr. Enver Göktaş, Demirören Haber Ajansı'na (DHA) konuştu. Göktaş, "Aramızda bir süredir devam eden husumet var. Aynı binada bizim alt kiracımız oluyorlar. Sözleşmeleri sona erdiği için yenilemeyeceğimizi söyledik. Bu yüzden aramızda sorunlar yaşanmaya başladı ve sürekli tehdit almaya başladık. Olay günü ise iş yerimize babasıyla gelip tehditler ediyor. Polise haber verdik. Ben geldiğimde ise polisin yanında bana kafa atıp yere düşürdü. Yerde vurmaya devam etti. Beraber çalıştığımız personelimize öğretmen olan kardeşi Abidin Durak, uçan tekme attı. Baba Ali Durak, kafasına bastonla vurdu. Personelimiz Ahmet Hakan Çelik'in kafatasında çatlaklar var. Tedavisi hala devam ediyor" dedi.



'BABA HASTA GİBİ SAĞLIK KURULUŞUNA GELİP KEŞİF YAPIYOR'



Yaşananlara rağmen Ali Durak ve kardeşler Osman ile Abidin Durak'ın serbest kaldığını söyleyen avukat Hüseyin Akay ise "Sağlık kuruluşuna ciddi bir saldırı oldu. Bu olayda ciddi yaralanma, ölümle tehdit mevcut. Maalesef bu saldırıyı yapanlar dışarıda tahriklerini devam ettirmekte. Doktor kardeşleri tehdit etmeye devam etmekteler. Üstelik baba hasta gibi sağlık kuruluşuna gelip keşif yapıyor. Hocaların olup olmadığına bakıyor. Daha sonra çocuklarını çağırıp orada kadraja girdiğinde saldırıyı yapıyorlar. Üstelik o kişi normal zamanda baston kullanmıyor. O gün kavgada bastonu silah gibi kullanıyor. Bütün bunlara rağmen olayı gerçekleştirenler dışarıda geziyor" diye konuştu.



İDDİALARI KABUL ETMEDİ



Konuyla ilgili aile adına açıklama yapan ve iddiaları kabul etmeyen Dr. Veysel Durak ise Dr. Ahmet ve Enver Göktaş kardeşlerle akraba olduklarını belirterek, aralarında üslup yüzünden anlaşmazlık bulunduğunu söyledi. Durak, "Biz o aileyle çok yakın akrabayız. Ailemize karşı hakarette bulunmuşlar. Bizimkiler uyardı. Ancak son bulmadı. O gün yine tartışma çıkmış. Kardeşim Osman Durak'ın üzerinde silah olduğunu söyleyip, 'çete bunlar' diye ihbarda bulunmuşlar. Polis gelip, arama yapınca bizimkilerin zoruna gitmiş. Bu yüzden kavga çıkmış" dedi. (DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3PWHCWe

Kargoyla uyuşturucu sevkiyatına jandarma engeli

Kargoyla uyuşturucu sevkiyatına jandarma engeli

 





Mithat ABAKAN/MANAVGAT,(DHA) - ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde, bir kargo şirketinin şubesinde kendi adına gelen uyuşturucu paketini alan A.B., suçüstü yakalandı.





İstanbul'dan bazı kişilerin Manavgat'a kargoyla uyuşturucu göndereceği ihbarı üzerine İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri araştırma başlattı. Çalışmanın ardından İstanbul'da ikamet eden E.M.'nin Manavgat'ta yaşayan A.B.'ye kargo şirketi aracılığıyla uyuşturucu gönderdiği tespit edildi. Kargo şirketinin Manavgat şubesi önünde önlem alan sivil jandarma ekipleri, A.B.'yi uyuşturucu maddenin bulunduğu paketi teslim alıp, şubeden çıkmasının ardından yakaladı. A.B.'nin elindeki pakette 10 gram metamfetamin uyuşturucu madde ele geçirildi.





E.M. ve A.B., gözaltına alındı.





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3bfOb7F

Yüksek nem bunalttı, tatilciler sahilleri doldurdu

Yüksek nem bunalttı, tatilciler sahilleri doldurdu

İbrahim LALELİ/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA'da nem oranı yüzde 74'e ulaştı. Kentte sıcaktan bunalanlar, sahilleri doldurdu.



Antalya'da, Meteoroloji 4'üncü Bölge Müdürlüğü, kent merkezinde sabaha karşı hava sıcaklığını 25 derece, deniz suyu sıcaklığını 30 derece ölçtü. Yüzde 74'e ulaşan nem, görüş mesafesini etkiledi. Konyaaltı Sahili'nde de nemin etkisi hissedildi. Normal günlerde rahatlıkla görülebilen Beydağları, sahil bandı ve falezler nem bulutları içinde kayboldu. Seyir terasında duranlar nem nedeniyle kenti izleyemedi. Serinlemek isteyen tatilciler ise sahillere akın etti. (DHA) 





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3oJ0gW6

'Hiç haberim yok' dedi, çapraz sorguda cinayeti itiraf etti

'Hiç haberim yok' dedi, çapraz sorguda cinayeti itiraf etti
ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde dere yatağındaki aracında yaralı bulunup götürüldüğü hastanede hayatını kaybeden Hüseyin Serdar Şahin'in (37) vücudunda kesikler tespit edildi. Şahin'in, arkadaşı Z.B.'nin (44) dini nikahla birlikte yaşadığı Alparslan Ç. (46) tarafından kıskançlık nedeniyle sırtından bıçaklandığı ortaya çıktı. Alparslan Ç., gözaltına alınırken "Ne olmuş, hiç haberim yok" dedikten sonra ifadesinde cinayeti işlediğini itiraf etti.

Manavgat'ın Sarılar Mahallesi'nde geçen cuma saat 01.00 sıralarında 07 JK 019 plakalı hafif ticari aracın kuru dere yatağına uçtuğunu görenler 112 Acil Çağrı Merkezi'ne ihbarda bulundu. Olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri araçtaki yaralı Hüseyin Serdar Şahin'i çevredeki özel bir hastaneye götürdü. Hüseyin Serdar Şahin, doktorların müdahalesine rağmen kurtarılamadı.

SÜRÜCÜ BAŞKA BİRİ ÇIKTI

Yapılan incelemede Şahin'in vücudunda kesi izleri fark edildi. İzlerin trafik kazasında meydana gelmediğinin anlaşılması üzerine Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı Jandarma Suç Araştırma Timi (JASAT) ekipleri cinayet şüphesiyle araştırma başlattı. Güvenlik kamerası kayıtlarını araştıran jandarma, Şahin'in yaralı bulunduğu aracın sürücüsünün farklı bir kişi olduğunu belirledi. Araştırmada Şahin'in cüzdanında Z.B.'ye ait kadının banka kartı bulundu. Jandarma, Şahin ile Z.B.'nin bir süredir arkadaşlık yaptığını tespit etti. Jandarma karakolunda ifadesi alınan Z.B., Şahin ile arkadaş olduklarını anlattı. Z.B., dini nikahla birlikte yaşadığı Alparslan Ç. ile Hüseyin Serdar Şahin arasında bu nedenle düşmanlık olduğunu söyledi.

'KİM ÖLMÜŞ, BENİMLE NE İLGİSİ VAR?'

Z.B.'nin ifadeleri üzerine soruşturmayı genişleten jandarma ekipleri, Alparslan Ç.'nin, Sarılar Mahallesi'ndeki saklandığı evi belirleyip, operasyon düzenledi. Jandarma ekiplerini gören Alparslan Ç., "Ne olmuş, benim hiç haberim yok. Kim ölmüş, benimle ne ilgisi var?" diye sordu. Gözaltına alınan Alparslan Ç., jandarma karakolundaki çapraz sorguda, dini nikahla birlikte yaşadığı Z.B.'ye ilgi gösterdiği için Şahin'le aralarında husumet bulunduğunu söyledi. Olay gecesi tartıştıklarını anlatan Alparslan Ç., Şahin'i sırtından bıçakladığını ve otomobille dere yatağına yuvarlayarak trafik kazası gibi görünmesine çalıştığını itiraf etti. Alparslan Ç., sonrasında jandarma ekiplerine olay yerinde cinayeti nasıl işlediğini ayrıntılı şekilde anlattı. Cinayetle ilgili soruşturma devam ediyor.
https://bit.ly/3Jer4a9

Organları göğüs kafesinde doğan Lena bebeğe hayat veren dokunuş

Organları göğüs kafesinde doğan Lena bebeğe hayat veren dokunuş

Alparslan ÇINAR/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA'da 3 aylık Lena Kılıçkıran’ın, henüz 3 saatlik bebekken diyafram kasındaki delikten geçerek göğüs boşluğunu dolduran organları nedeniyle solunum güçlüğü çektiği tespit edildi. Lena bebek, yüzde 30 yaşama ihtimalinin olduğu ameliyatla hayata tutundu.



Antalya'da yaşayan turizmci Merve ve Furkan Kılıçkıran çiftinin ilk bebekleri Lena, 3 ay önce kentte bir özel hastanede dünyaya geldi. Doğuma kadar yapılan sağlık kontrollerinde herhangi bir olumsuzluk fark edilmeyen Lena'nın sezaryenle gerçekleşen doğumunun ilk dakikalarında, solunum güçlüğü yaşadığı tespit edildi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Güneş, Lena'nın diyaframla ilgili bir sorun yaşadığı ihtimalini değerlendirerek, bebeği hızla muayene edip radyolojik görüntülemelerini aldı. Lena'nın diyafram kasındaki küçük delik nedeniyle karın boşluğundaki bağırsak, dalak, karaciğerin bir kısmı ve midesinin göğüs boşluğuna geçtiği belirlendi. Akciğerleri sıkıştırdığı için solunum güçlüğü çeken Lena, dünyaya gelişinin 3'üncü saatinde ameliyata alındı.



'NASIL ANLATIRIM?' ÇIKMAZI



Doktorlar anne ve babaya bebeğin durumunun ciddiyetini tam olarak anlatarak her türlü duruma karşı hazırlıklı olunması gerektiğini söyledi. Anne ve babaya, Lena'nın rahatsızlığı ayrı ayrı anlatıldığı için her ikisi de bu durumu birbirlerine nasıl anlatacaklarını ameliyat süresince birbirinden habersizce düşündüklerini aktardı. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Murat İnal, Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Selim Demirezen ve Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Güneş'in katıldığı ameliyat başarılı geçti.



Baba Furkan Kılıçkıran, bebeğini kucağına alacağı anı beklerken kuvözle çıkarılınca şaşırdığını belirtti. Doktorların kötü haberi vermesiyle üzüldüğünü anlatan Kılıçkıran, "Bir anda yıkıldım. Şok oldum. Ölüm, sakat ya da yaşama ihtimalleri gözümün önünden geçti. Eşime bu durumu nasıl anlatacağımı düşündüm. Birkaç saat sonra Lena ameliyata alındı" dedi.



Merve Kılıçkıran, Lena'nın ağlama sesini duyduğunda içinin rahatladığını, birkaç saniyeliğine bebeğini gördüğünü belirterek, "Sezaryen işlemi sırasında bebeğin solunum sıkıntısı olduğunu, meraklanmamam gerektiğini söylediler. O an bu durumu eşime nasıl anlatacağımı düşündüm. Hemen ameliyata alındı. Sonrasında gördüğümde çok mutluydum. Her şey başarılıydı. Yüzde 30'luk yaşama ihtimalini gerçekleştirdi" diye konuştu.



'4 BİN'DE 1 MEYDANA GELİYOR'



Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. İnal, meslek yaşamı boyunca 3'üncü kez bu türden bir hastalıkla karşılaştığını ifade etti. Profesyonel ekibin erken tanıda ne kadar önemli olduğunun bu vakada bir kez daha görüldüğünü de anlatan İnal, bebeğin doğum anından hemen sonra bir sorun yaşadığının anlaşılması ve erken müdahale ile kısa sürede sağlığına kavuştuğunu sözlerine ekledi.



Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Demirezen de diyafram kasındaki deliğin 4 bin doğumda 1 meydana gelen rahatsızlık olduğunu söyledi. Yaşamın sona erme ihtimalinin yüksek olduğu bir rahatsızlık olduğunu belirten Demirezen, "Yaklaşık 3,5 cm'lik bir delik vardı. Bu deliğin kapanmaması, karın için organların göğüs kafesi içine geçmesine sebep oluyor. Bağırsaklar, mide, dalak, karaciğerin bir kısmı göğüs kafesi içindeydi. Organları yeniden yerlerine aldık. Deliği de onarıp kapattık. Başarılı geçti" değerlendirmesinde bulundu. 



Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Güneş, hem kendisinin hem Lena'nın ailesinin büyük bir şokla karşılaştığını kaydederek, "Lena'nın diyafram dediğimiz göğüs ve karın boşluğunu birbirinden ayıran duvarda minik bir delik vardı. Lena'nın mide, bağırsak, karaciğer, dalağı göğüs boşluğuna gitmişti. Çok hızlı bir şekilde çocuk cerrahımızı organize ederek doğumun 3'üncü saatinde ameliyata alındı" ifadelerini kullandı. 



Lena'nın 3'üncü ay kontrolünü yaptıklarında herhangi bir sağlık sorununun olmadığını belirten Güneş, diyafram deliği sorunlarının çok tehlikeli olduğunu, çok az rastlanılan bir durum olduğunu da sözlerine ekledi. (DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3vOOYDJ

Ağaca çarpıp alev alan otomobilde yaşamını yitirdi

Ağaca çarpıp alev alan otomobilde yaşamını yitirdi

Bülent TATOĞULLARI/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA'da başka bir araçla yarıştığı iddia edilen otomobil, kaldırımdaki ağaca çarpıp alev aldı. Sürücü yanagında yaşamını yitirdi. Polis, sürücünün kimliğinin belirlenmesi için çalışma başlattı.



Kaza, gece yarısı sıralarında Konyaaltı ilçesi Atatürk Caddesi'nde meydana geldi. Henüz ismi belirlenemeyen sürücünün kontrolünü kaybettiği 77 ED 077 plakalı otomobil, kaldırıma çıkıp ağaca çarparak alev aldı. Araçtan çıkamayan sürücü yangında yaşamını yitirdi. Yoldan geçen sürücülerin ihbarıyla kaza yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi.



2 ARACIN YARIŞTIĞI ÖNE SÜRÜLDÜ



Sürücünün cansız bedeni, otopsi yapılmak üzere Antalya Adli Tıp Kurumu'nun morguna kaldırıldı. Polisin ifadesine başvurduğu görgü tanıkları, 2 aracın yarışırken kazanın yaşandığını söyledi. Polis, sürücünün kimliğini belirlemeye çalışıyor. (DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3zFYJ9t

Vali Yazıcı: Manavgat 3-5 yıl içinde yemyeşil olacak

Vali Yazıcı: Manavgat 3-5 yıl içinde yemyeşil olacak

 





ANTALYA,(DHA) - ANTALYA Valisi Ersin Yazıcı, 28 Temmuz 2021 Büyük Antalya Yangını Yıl Dönümü Etkinlikleri Fotoğraf Sergisi'ne katıldı. Vali Yazıcı, "Manavgat'ımız yeşermeye başladı 3-5 yıl içinde yemyeşil olacak. Orman Teşkilatı'mız bir farkındalık oluşturmak ve yaşanan her şeyi tüm halkımızın görmesi için bir sergi düzenledi. Bu sergiyi tüm Antalyalıların görmesini istiyorum" dedi.



Dokumapark Sanat Galerisi'nde düzenlenen etkinliğe Vali Ersin Yazıcı, Kepez Kaymakamı Nusret Şahin, İl Müftüsü Nazif Fethi Yalçınkaya, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Yavuz Özfidan, İl Emniyet Müdürü Mehmet Murat Ulucan ve vatandaşlar katıldı.



BU SERGİYİ BÜTÜN ANTALYALILAR GÖRMELİ



Fotoğraf Sergisi'nde açılış konuşmasını yapan Vali Ersin Yazıcı, bir yıl önce bugün Cumhuriyet tarihinin en büyük yangınına tanık olduklarını söyledi. "Ciğerlerimiz yandı. Büyük Manavgat yangınında 60 bin hektara yakın bir alan yandı" diyen Vali Yazıcı, şunları söyledi;



"Can kayıplarımız oldu. Bir orman yandığı zaman sadece ağaçlar kül olmuyor içindeki bütün canlar da kül oluyor. Hala o hayvanların sesleri kulaklarımda ama toparlanıyoruz devletimiz güçlü, milletimiz hayırsever. Yangının ardından bu gücü ve yardımseverliği sonuna kadar hissettik. Ben tüm halkımızı ve tüm kurumları şimdiden uyarıyorum çok dikkatli olalım. Çünkü yangın ulaşılması güç bir noktada başladığında kontrol altına almak gerçekten çok zor. Yer ekiplerinin ulaşmaması halinde yangının kontrol altına alınması neredeyse mümkün değil. Gücümüz kuvvetimiz var ama esas olan böyle bir mağduriyetin başlamamış olması bunun içinde sadece dikkatli olmamız gerekiyor. Riskli alanlarda ateş sigara ve benzeri yangına sebebiyet verecek işleri yapmayacağız. Yapanları ikaz edeceğiz, gerekiyorsa kolluk kuvvetlerimize ve orman teşkilatımıza haber vereceğiz. Manavgat'ımız yeşermeye başladı 3-5 yıl içinde yemyeşil olacak. Orman Teşkilatı'mız bugün bir farkındalık oluşturmak ve yaşanan her şeyi tüm halkımızın görmesi için bir sergi düzenledi. Bu sergiyi tüm Antalyalıların görmesini istiyorum."



KONUTLARINA KAVUŞUYORLAR



Yangında evleri yanan vatandaşların konutlarına kavuştuğunu belirten Vali Ersin Yazıcı, “Konut sahibi olmak isteyen, başvuran herkesin konutlarının teslimi başladı. Bir kısmı teslim edildi bir kısmı telsim edilmeye devam ediyor. Devletimizin gücü ve milletimizin katkılarıyla zor zamanlardan hep birlikte daha da kuvvetlenerek çıkıyoruz" dedi. Vali Yazıcı, Antalya'nın orman yangınlarında 31 Ekim'e kadar hassas bir dönem geçireceğini belirterek, "Antalya'nın hassas dönemi 31 Ekim gibi bitiyor. Bu aralar daha da dikkatli olmamız lazım" diye konuştu.



'2 İŞÇİMİZİ ŞEHİT VERDİK'



Geçen sene yaşanan orman yangınlarını anlatan Orman Bölge Müdürü Vedat Dikici “Manavgat yangınının yüzde 90'ı kontrol altına almıştık. Ancak akşam saatlerinde Akseki Kepezbeleni Mahallesi'nden çıkan yangın rüzgar ve sıcak havanın etkisiyle 1,5 saatte Manavgat'a ulaştıö dedi. İkinci gün yangında 29 bin hektar alanın kaybedildiğini aktaran Dikici, "İki yangın birleşti, üzerine Gündoğmuş yangını eklendi. Bu yangın Alanya ilçesine geçti, yangınlar birleşerek İbradı ilçesine kadar çıktı. 2 işçimizi şehit verdik, 5 vatandaşımız yangında hayatını kaybetti. Bin 200 civarında ev ve müstakil birim yandı. Binlerce hayvan telef oldu. 6 milyon metreküp ağacımız zayi oldu" diye konuştu. Dikici, hasarlar tespit edilerek, her vatandaşın zararının minimuma indirildiğini, evlerinin yapıldığını belirterek, ormancılar olarak bölgeyi yeşertmek için çalışmaların devam ettiğini vurguladı.



Konuşmaların ardından Vali Ersin Yazıcı, yangın esnasında ve sonrasında destek olan kurumlara teşekkür belgelerini takdim etti.(DHA)





FOTOĞRAFLI





 




https://bit.ly/3PKq7ZF

Direğe çarpan motosikletin sürücüsü öğretmen öldü

Direğe çarpan motosikletin sürücüsü öğretmen öldü

Bülent TATOĞULLARI/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA'da kullandığı motosikletle aydınlatma direğine çarpan fizik öğretmeni ve müzisyen Hakkı Sucugil (36), yaşamını yitirdi.



Kaza, sabah erken saatlerde Konyaaltı ilçesi Atatürk Bulvarı’nda meydana geldi. Fizik öğretmeni ve aynı zamanda müzisyenlik yapan Hakkı Sucugil, kontrolünü kaybettiği 07 ALU 287 plakalı motosikletiyle aydınlatma direğine çarptı. Sucugil, kaza yerinde yaşamını yitirdi. 



Hakkı Sucugil'in cenazesi, otopsi yapılmak üzere Antalya Adli Tıp Kurumu’nun morguna kaldırıldı.





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3ON1Twp

29 Temmuz 2022 Cuma

Büyükşehir sinek ve haşereyle mücadelesini sürdürüyor

Büyükşehir sinek ve haşereyle mücadelesini sürdürüyor

 





ANTALYA,(DHA) - ANTALYA Büyükşehir Belediyesi, vatandaşların rahat bir yaz mevsimi geçirmesi amacıyla kent merkezi ve ilçelerde uçkun ve haşerelere karşı başlattığı mücadelesini aralıksız olarak sürdürüyor. Sinekle mücadele "Biyosidal Ürün Uygulayıcı" sertifikasına sahip uzman ekiplerce yapılıyor.



Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı, deneyimli personeli, donanımlı araçlarıyla sinek ve haşerelere karşı kültürel, fiziksel, biyolojik ve kimyasal mücadele çalışması yürütüyor. Saha ekipleri vektörel mücadele çalışmalarında Sağlık Bakanlığı'ndan onaylı biyosidal ürünlerle akşam saatlerinden başlayarak gece geç saatlere kadar ilaçlama çalışması yürütüyor.



GECE GÜNDÜZ İLAÇLANIYOR



Vektörel mücadele ekipleri sivrisinek üreme kaynağı olan durgun su birikintilerine, rögarlar, fosseptik, bataklık, kanal, mazgal, su havuzları, süs havuzları, kullanılmayan yüzme havuzları gibi kaynaklara ilaçlıyor. Karasinek için de ayrıca çöp konteynerleri düzenli olarak ilaçlanırken kanal içlerinde de uçkun ve larva mücadelesi yapılıyor. Gece ise ULV ilaçlamaları aralıksız devam ediyor.



ŞİKAYET VE TALEPLERE HIZLI MÜDAHALE



Vatandaşların sıkıntısız bir yaz geçirmesi için yetkililerin belirttiği talimatlar doğrultusunda hareket eden saha ekipleri, uçkunla mücadelede rüzgarın durgun olduğu saatleri baz alıyor. İlaçlama çalışmalarında yüksek verim hedeflenirken, vatandaşların şikayetleri ve talepleri doğrultusunda da ilgili bölgelere hızla müdahale ediliyor.(DHA)





FOTOĞRAFLI





 




https://bit.ly/3bcfRKH

İbrahim düşmemiş, başı ezilerek öldürülmüş

İbrahim düşmemiş, başı ezilerek öldürülmüş

Aslı DURAN/ANTALYA, (DHA)-ANTALYA'nın Kepez ilçesinde ormana yakın yol kenarında ölü bulunan İbrahim Deniz ile ilgili açılan davada adli tıp raporu açıklandı. Raporda, Deniz'in kafasına sert bir cisimle vurularak öldürüldüğünün kesinleştiği, düşme ya da çarpma sonucu bir ölümün mümkün olamayacağı belirtildi.



Olay, geçen yıl 12 Aralık'ta Aktoprak Mahallesi'nde meydana geldi. Ormanda gezintiye çıkan çocuklar, yol kenarında hareketsiz yatan birini görünce polise haber verdi. İhbarla gelen ekipler, 30-35 yaşlarında bir erkeğin cesedi ile karşılaştı. Cesedin üzerinden kimlik çıkmadı. İlk incelemede başına taşla vurulan kişinin, 3 çocuk babası İbrahim Deniz olduğu belirlendi. Polisin olay ile ilgili gözaltına aldığı Nurmehmet Halifeoğlu, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.



CİNAYET ÖNCESİ OKEY OYNADIKLARI ORTAYA ÇIKTI



Hazırlanan iddianamede Nurmehmet Halifeoğlu ağırlaştırılmış ömür boyu hapsi istendi. İddianamede; cinayetten önce ikilinin birlikte Döşemealtı ilçesine gittiği, yemek yedikleri ve sanığa ait inşaatta okey oynadıkları belirtildi. Antalya 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde geçen ay ilk kez hakim karşısına çıkan Halifeoğlu, cinayet ile ilgisi olmadığını iddia etti. Mahkeme ayrıca Adli Tıp 1. İhtisas Dairesi'nden İbrahim Deniz'in ölüm nedeninin tespiti için rapor istedi. Raporda, İbrahim Deniz'in ölüm nedeninin 'düşme sonucu kafasının taş ve kayalara çarpması ile mümkün olamayacağı, kafaya sert/künt bir cismin direkt vurulması ile oluşacak nitelikte olduğu oybirliğiyle mütaala olunur' denildi.



'ŞÜPHEYE MAHAL KALMAYACAK ŞEKİLDE TESPİT EDİLDİ'



Raporun ardından konuşan İbrahim Deniz'in ailesinin avukatı Coşkun Demir, "Nurmehmet Halifeoğlu tarafından gerçekleştirildiği şüpheye mahal kalmayacak şekilde tespit edilmiştir. Bu rapor vesilesiyle sanığın verdiği çelişkili savunmaların tümünün suçtan kurtulmaya yönelik, kurgudan öte gidemeyen beyanlar olduğu açıkça ortaya konulmuştur. Yine bu raporla beraber en başından iddia ettiğimiz gibi müvekkilden aldığı borçları ödememiş olan sanığın müvekkile vermiş olduğu senedi ya da senetleri müvekkilden zorla almak niyetinde olduğu ve bunun neticesinde cinayet fiilini gerçekleştirdiği de kanaatimizce her türlü şüpheden uzak bir şekilde tespit edilmiştir.



Davaya konu olayda sanık, müvekkilden aldığı borçları ödememek adına cinayeti müvekkilin başını ezecek şekilde işlemiş, sonrasında müteveffanın telefon ve cüzdanını alarak olay yerini terk etmiştir. Bununla da kalmayan sanık müvekkilin zor kullanmak suretiyle almış olduğu telefonuyla, sanki kendisiyle mesajlaşıyormuş izlenimi oluşturmak ve suçtan kurtulmak amacıyla mesajlaşmıştır. Bütün bu anlatımlarımız davaya konu cinayetin planlanıp, tasarlanıp, borç aldığı müteveffaya verdiği senetleri alabilmek amacıyla işlendiğini kanıtlamaktadır."





FOTOĞRAFLI





 




https://bit.ly/3ScPVio

Minik Asel'in böbrekleri, 2 çocuğa can oldu

Minik Asel'in böbrekleri, 2 çocuğa can oldu

Erol AKKIR/ANTALYA, (DHA)- KONYA'da yüksekten düşme sonucu beyin ölümü gerçekleşen Asel İnan'ın (2) bağışlanan böbrekleri, Antalya'da organ bekleyen 5 ve 8 yaşlarındaki 2 çocuğa can oldu.



Adana'da yaşayan Gair ailesinin 5 yaşındaki çocukları Ali Gair'in, atrofik (küçük böbrek) oluşumu nedeniyle acil organ nakline ihtiyaç duyduğu belirlendi. Çocuklarının diyalize girmesine gönlü razı olmayan yakınları böbrek vermek istedi. Ancak doku uyumsuzluğu ve farklı nedenlerle uygun böbrek bulunamadı. Yaklaşık bir yıldan fazla ilaç tedavisi ile yaşama tutunan Ali Gair, tavsiye üzerine Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezi'ne gelerek Sağlık Bakanlığı Organ Bekleme sırasına kaydoldu.



BÖBREKLERİ YAŞAM VERDİ



Konya'da yaşayan İnan ailesi, 2 yaşındaki kızları Asel'in beyin ölümünün gerçekleşmesi üzerine çocuklarının organlarını bağışladı. Yapılan tetkikler sonrası naklin uygun görülmesi üzerine minik Asel'in bir böbreği, Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezi'nde tedavisi süren Ali Gair'e nakledildi. Asel'in diğer böbreği ise Isparta'da ailesiyle yaşayan polikistik böbrek hastası 8 yaşındaki Ecrin Zeynep Karadaş'a can oldu. Asel İnal’ın kalbi ise İzmir’de kendisi gibi 2 yaşında olan adaşı Asel Lina Adıyaman’a nakledildi.



Ali Gair'in annesi Belgem Gair, bağışçı olmak için tüm ailenin bağış sırasına girdiğini, ancak farklı nedenlerle böbrek bulunamadığını söyledi. 1 yıl sonra sansın yüzlerine güldüğünü ifade eden Belgem Gair, haber gelince çok sevindiklerini, şansın yüzlerine güldüğünü belirterek, "Hazırlıklar sonunda böbrek nakli gerçekleşti. Bağış yapan aileye teşekkür ediyorum. Allah razı olsun" diye konuştu.



8 YIL BÖBREK BEKLEDİ



Ecrin Zeynep Karadaş'ın annesi Fadime Karadaş ise "Biz Isparta'da yaşıyoruz. Ecrin polikistik böbreği nedeniyle 8 yıldır diyalize giriyordu. Haber verilmesi üzerine Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezi'ne geldik. İşlemler yapıldı ve hiç sorun yaşamadan böbrek nakli gerçekleştirildi. Bağış yapan aileye minnet borcumuzu nasıl öderiz bilemiyorum" dedi.



6 AYDA 148 NAKİL



Her iki hastanın durumunun çok iyi olduğunu söyleyen Organ Nakli Merkez Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı, "Bağışçı aileye teşekkür ediyoruz. Yaptıkları bağış iki yavrumuza yaşam kaynağı oldu. Hastalarımızın sağlık durumu çok iyi. Taburcu olduktan sonra da periyodik kontrolleri sürecek. Merkezimizde yılın ilk 6 ayında 115 böbrek, 32 karaciğer, 1 kalp nakli gerçekleştirildi. Böbrek nakillerinin 19'u pediatrik. Tüm hastalarımıza şifa diliyoruz" diye konuştu. (DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3vnYJsf

Manavgat'ta kaçak sigara operasyonu

Manavgat'ta kaçak sigara operasyonu

 





Mithat ABAKAN/MANAVGAT, (DHA) - ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde jandarma tarafından düzenlenen operasyonda bir miktar gümrük kaçağı sigara ve elektronik sigara ele geçirildi.



Manavgat'ın dünyaca ünlü turizm merkezi olan antik Side kentinde gümrük kaçağı sigara ve elektronik sigara satışı yapıldığı bilgisi üzerine İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından çalışma başlatıldı. Yapılan çalışmanın ardından H.D.'nin işlettiği markette yapılan aramada 40 paket gümrük kaçağı sigara, 98 tek kullanımlık elektronik sigara, 68 paket ısıtılarak içilen sigara kiti ele geçirildi. Şüpheli H.D. hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefetten adli işlem yapıldı.





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3vo4CFJ

Jandarmanın dikkati ile telefon dolandırıcısının elinden kurtuldu

Jandarmanın dikkati ile telefon dolandırıcısının elinden kurtuldu

Namık Kemal KILINÇ/ SERİK (Antalya)- ANTALYA'nın Serik ilçesinde telefonla görüşürken panik ve şüpheli hareketler sergileyen O.K., dolandırılmaktan jandarma ekiplerinin dikkati sayesinde kurtuldu. 



Serik ilçesi Gebiz Mahallesinde devriye gezen jandarma ekipleri, bir ATM önünde O.K. isimli kişinin telefonla görüşme yaptığı sırada panik ve şüpheli hareketler sergilediğini fark etti. Jandarma ekiplerini gören O.K., ismini bilmediği kişiler tarafından arandığını ve şüphelilerin kendilerini savcı olarak tanıtıp adının FETÖ ile anıldığını, verecekleri IBAN numarasına 31 bin TL para yatırması gerektiğini söyledi. O.K.'yı telefon dolandırıcılığından kurtaran jandarma ekipleri, telefon görüşme kayıtlarından yola çıkarak O.K.'yı arayan numaraların R.E. ve H.D. isimli kişilere ait olduğu tespit etti. Dolandırılmaktan kurtarılan O.K.'nın teşekkür ettiği jandarma, olayla ilgili inceleme başlattı. (DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3Q83nT7

Çöp evde bulunan Cem'in babası, oğlu olduğunu bilmiyor

Çöp evde bulunan Cem'in babası, oğlu olduğunu bilmiyor

Hasan ALAYBEYOĞLU/ANTALYA, (DHA)- BURSA'nın Nilüfer ilçesinde boşaltılmak istenen çöp evdeki kilitli odada baygın halde bulunan Cem Muhammet A.'nın (9) annesi Yasemin A. (48) ifadesinde; 2013'te tanıştığı Muhammet isimli kişiden hamile kaldığını, oğlunun babasının, Cem'in doğumundan haberinin olmadığını söyledi. Yasemin A., oğlunu alıkoyan kardeşi Kamuran Pınar A.'nın (44) ise Cem'e kendisini annesi olarak tanıttığını belirtti.



Bursa'nın Nilüfer ilçesi Görükle Sakarya Mahallesi'nde, 21 Temmuz'da boşaltılmak istenen çöp evdeki kilitli odada teyzesi Kamuran Pınar A. tarafından alıkonulan Cem Muhammet A., baygın halde bulundu. Kardeşinin oğlu Cem’e bebekliğinden beri annesinin baktığını, ölünce de kendi yanına aldığını söyleyen Kamuran Pınar A., gözaltına alındı. Cem Muhammet A., Antalya'da oturan annesi Yasemin A.'ya teslim edildi, Kamuran Pınar A. ise tutuklandı. Cem Muhammet, savcılık emriyle Antalya Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekiplerince annesinin yanından alınarak, tedavisi için Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne götürüldü. Durumu her geçen gün iyiye giden Cem Muhammet'in tedavisinin sürdüğü bildirildi.



'OĞLUM BANA 'YASEMİN', BEN ONA 'CEM' DERDİM'



Çocuğunu alıkoyduğu ve kendisine göstermediği için kardeşinden şikayetçi olan Yasemin A. polisteki ifadesinde, Kamuran Pınar A.'nın oğluna kendisini annesi olarak tanıttığını söyledi. Yasemin A. ifadesinde, "Rahmetli annem, çocuğum ile annelik bağı kurmamam için 'annem, oğlum' diye birbirimize, hitap etmemizi yasaklamıştı. Oğlum bana 'Yasemin', ben ona 'Cem' diye hitap ederek telefonda konuşurduk. Annemin bu şekilde davranmasının sebebi ise kardeşim Kamuran Pınar A.'nın oğluma kendisini annesi olarak tanıtması. Benim yüz yüze görüşme taleplerimi hep reddettiler. Annemin bana çocuğumu göstermemesinin sebebinin, kardeşim Pınar A.'nın, Cem'i kendi çocuğu gibi sahiplenmesi olduğunu düşünüyorum" dedi.



BABASI, OĞLU OLDUĞUNU BİLMİYOR



Yasemin A. ifadesinde; eski eşinden şiddet gördüğü gerekçesiyle 2012 yılında boşandığını, 2013 yılı başlarında ise 'Muhammet' adlı bir kişiyle tanışıp, gönül ilişkisi yaşadıklarını belirterek, şöyle dedi:



"Çocuk sahibi olmak istediğim için 2013 yılında Muhammet'ten, Cem Muhammet A. isimli çocuğum dünyaya geldi. Çocuğumun babası oğlumun doğumu için kararsızdı. Ben de bu süreçte kendisinden ayrıldım. Haberi olmaksızın çocuğum Cem Muhammet'i doğurdum. Çocuğumun bütün velayet hakları doğumdan beri benim üzerimedir." (DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3JhQ7sY

Manavgat, büyük yangının birinci yılında hayata dönüyor

Manavgat, büyük yangının birinci yılında hayata dönüyor

Alparslan ÇINAR/ANTALYA, (DHA)- TÜRKİYE'nin en büyük orman yangınının yaşandığı Manavgat'ta yanan alanlar yeniden yeşerirken, inşa edilmeye başlanan evler sahiplerine teslim ediliyor. Yangın günü küllerin arasında doğan ve 'Mucize' adı verilen keçi yavrusu da bugün 1 yaşını doldurdu. En büyük zararın görüldüğü Kalemler Mahallesi'nin muhtarı Mustafa Cansız, "1 yıl çok çabuk geçti. Evler hızla yapılıyor. 6 ev teslim edildi. Ormanlık alanlar da yeşerdi. İnşallah kısa zamanda eski haline dönecek" dedi.



Türkiye Cumhuriyeti'nin 'en büyük orman yangını' olarak tarihe geçen Manavgat'taki yangın, geçen yıl 28 Temmuz'da çıktı, 10'uncu gününde söndürüldü. Akseki, İbradı ve Gündoğmuş ilçeleri sınırlarındaki ormanlara da sıçrayan yangında; 7 kişi yaşamını yitirdi, 60 bin hektar alan yandı, 2 binin üzerinde ev, iş yeri, depo ve ahır da zarar gördü.



Yangının ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da hasar tespit çalışması yaptı. Daha sonra yangın mağdurlarına konteynerler verildi. Yanan evler yıkılıp, hafriyatları taşındıktan sonra ise bölge mimarisine uygun 2'şer katlı taş evler, inşa edildi. Evlerin yangına dayanıklı malzemelerden yapıldığı bildirildi. 57 evin zarar gördüğü Kalemler Mahallesi'nde tamamlanan 6 konut da sahiplerine teslim edildi. 51 evin inşaatının ise sürdüğü belirtildi. Yanan ormanların da eski görünümüne kavuşması için çalışmalar, yıl boyunca sürdü. Yangının yıl dönümünde, ormanların yeşerdiği görüldü.



'MUCİZE' DE 1 YAŞINI DOLDURDU



Kalemler Mahallesi'nde oturan ve alevlerin ortasında kalan ineklerini kurtarmak için gözyaşı dökerken çektiği cep telefonu videosu ile gündeme gelen Sercan Bayat (31), desteklerle hem evini hem de ahırını yeniden yaptı. Yangın günü küllerin arasında doğan ve 'Mucize' adı verilen keçi yavrusu da bugün 1 yaşını doldurdu. 1 yıllık sürecin kendisi için oldukça zor olduğunu ifade eden Sercan Bayat, "Dışarıdan bakılınca kolay gibi görünse de bizim için süreç zor geçti. Yeşeren sadece otlar. Bizim kendi ağaçlarımız ve ormanlar 30 seneye ancak yerine gelir. O yanan hayvanları 3-4 ay boyunca gözümü kapattığımda görüyordum. Yangın zamanında hayvanlarımı hep can çekişirken bulmuştum. Herkes, 'Canınız sağ olsun' diyor. Onların canı sağ olsun da benim sağ olmasa da olur" dedi.



'36 YILLIK EMEĞİM KÜL OLDU'



Urkiye Özen de yarım saatte tüm evini ve ağaçlarını kaybettiğini söyledi. 36 yıllık birikimini kaybettiğini belirten Özen, bugünlerde yangından geriye kalan birkaç tavuk ve hindiyi besleyerek vakit geçiriyor. İnşası tamamlanan iki katlı evine geçen Özen, "36 yıllık emeğim kül oldu. Hiçbir şey kalmadı. Ağaçlarım belki 25-30 yıla eskisi gibi olur ama ona da benim ömrüm yetmez" diye konuştu. Kalemler Mahallesi muhtarı Mustafa Cansız ise ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatmak için sürekli çalıştıklarını belirterek "1 yıl çok çabuk geçti. Evler hızla yapılıyor. 6 ev teslim edildi. Kalanlar da yakın zamanda teslim edilecek. Ormanlık alanlar da yeşerdi. İnşallah kısa zamanda eski haline dönecek" ifadelerini kullandı. (DHA)





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3JeJDLe

Manavgat'ta servis midibüsü ile kamyonet çarpıştı: 5 yaralı

Manavgat'ta servis midibüsü ile kamyonet çarpıştı: 5 yaralı

Ömer KARÇA/ MANAVGAT (Antalya), (DHA)- ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde, kırmızı ışık ihlali nedeniyle servis midibüsü ile kamyonetin çarpıştığı kazada 5 kişi yaralandı.



Kaza, saat 17.30 sıralarında D-400 karayolu Demirciler Kavşağında meydana geldi. Alanya’dan Antalya istikametine gitmekte olan Serhat Çoban yönetimindeki 42 BSG 62 plakalı otel servis midibüsü ile Demirciler Mahallesi’nden D-400 karayoluna çıkan Ersan Baş'ın 07 AFL 357 plakalı kamyonet çarpıştı. Kazayı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine kaza yerine polis, jandarma, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kazada servis midibüsünde bulunan Ayşegül Sezgen ile kamyonette bulunan Ersan Baş, Hatice Baş, Esra Nazifoğlu ve Hazal Uslu, sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından çeşitli hastanelere kaldırıldı. Kazanın kırmızı ışık ihlali nedeniyle meydana geldiği belirtilirken, jandarma kazayla ilgili inceleme başlattı. (DHA)





FOTOĞRAFLI





 




https://bit.ly/3BuqcMy

Manavgat yangınının yıl dönümü

Manavgat yangınının yıl dönümü

 





Mithat ABAKAN/MANAVGAT, (DHA) - ANTALYA Valisi Ersin Yazıcı, Manavgat ilçesinde geçen yıl 28 Temmuz'da başlayan ve 10 gün süren yangında, 1313 yapının hasarlı ve ağır hasarlı olarak tespit edildiğini söyledi. Vali Yazıcı, "871 konutun inşaatına başladık. Bunlardan 671'i iki katlı diğerleri ise tek katlı. İnşaatlardan 90'ı bitti, diğerleri de kışa girmeden tamamlanacak" dedi.



Türkiye Cumhuriyeti'nin 'en büyük orman yangını' olarak tarihe geçen ve geçen yıl 28 Temmuz'da başlayan Manavgat yangını, 10'uncu gününde söndürüldü. Akseki, İbradı ve Gündoğmuş ilçeleri sınırlarındaki ormanlara da sıçrayan yangında; 7 kişi yaşamını yitirdi, tarım ve orman arazileriyle birlikte yaklaşık 60 bin hektar alan yandı, 2 binin üzerinde ev, iş yeri, depo ve ahır zarar gördü.



Antalya Valisi Ersin Yazıcı, yangından etkilenen bölgede incelemelerde bulundu. Vali Yazıcı'ya AK Parti Antalya milletvekilleri Mustafa Köse, Tuba Vural Çokal, İbrahim Aydın, Kemal Çelik, AK Parti İl Başkanı İbrahim Ethem Taş, İlçe Başkanı Ahmet Ali Erol ve diğer yetkililer eşlik etti. Ziyaret sırasında yapımı devam eden konutları da inceleyen Vali Yazıcı'ya TOKİ yetkilileri tarafından çalışmalar hakkında bilgi verildi. Yetkililer, bütün inşaatların kış mevsimi gelmeden tamamlanacağını ve hak sahiplerine teslim edileceğini belirtti.



Vali Yazıcı ve beraberindekiler Demirciler Mahallesi'nde evi zarar gören Zeynep Arslan'ı da ziyaret etti. Ziyaret sırasında gazetecilere açıklamada bulunan Vali Yazıcı, "Geçen yıl tam bu saatlerde Manavgat ilçemizde yangın başlamıştı. Yangın Manavgat ilçemizle sınırlı kalmadı, Akseki, Gündoğmuş ve İbradı ilçelerimize de sıçradı. Yangın sırasında kamu kurumlarımızla sivil toplum kuruluşları ve  hayırsever vatandaşlarımız bölgede yangından etkilenen vatandaşların zararlarının giderilmesi için büyük çaba gösterdi" dedi.



Yangının ardından bölgede 1313 yapının Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hasarlı ya da ağır hasarlı olarak tespit edildiğini belirten Vali Yazıcı, "Manavgat'ta 871 konutun inşaatına başladık. Bunlardan 671'i iki katlı diğerleri ise tek katlı. İnşaatlardan 90'ı bitti, diğerleri de kışa girmeden tamamlanacak" dedi. Yangının başlamasından itibaren devletin bütün kurumlarının Manavgat'ta olduğunu vurgulayan Vali Yazıcı, "Devlet kaynaklarından konut, iş yeri ve araç zararları için vatandaşlarımıza 52 milyon 860 bin lira ödedik. Tarım ve hayvancılık zararları için nakdi ve ayni toplamda 234 milyon 200 bin lira yardımda bulunduk. 34 milyon lira değerinde mobilya, gıda ve eşya yardımı yaptık. Bu yardımda hayırseverlerin de desteği bulunuyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da kamu kurumu ve belediyelere alt yapıyla ilgili 11 milyon 103 bin lira yardım gönderdi" diye konuştu.



Vali Yazıcı, çok az bir konutun yapımına başlayamadıklarını bunun da sebebinin miras nedeniyle oluşan hak sahipliğinden kaynaklandığını dile getirerek, yapımına başlanan konutların birkaç ay içerisinde tamamlanacağını, herkesin evlerine yerleşmiş olacağını ve bölge halkını mağdur edilmeyeceğini söyledi.



AK Parti Antalya Milletvekili İbrahim Aydın da yangının başladığı andan itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla devletin bütün imkanlarının seferber edildiğini anlattı. Milletvekili Aydın, yangında 60 bin hektar alanın zarar gördüğünü, bunun 45 binin orman, 15 binin ise makilik ve ziraat alanı olduğunu belirtti.



Antalya Valisi Ersin Yazıcı, ziyaretin ardından yeni evi teslim edilen Zeynep Arslan'ın evini gezdi. Vali Yazıcı Zeynep Arslan, kız ve erkek çocuklarına hediyeler verdi. Zeynep Arslan, yangın sırasında çok kötü günler geçirmelerine rağmen kendilerine yardım eden devlet yetkilileri ve herkese çok teşekkür etti.





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3zHlfia

27 Temmuz 2022 Çarşamba

Antalya'da ilk 5 ayda 56 ülkeden 451 yabancı sermayeli şirket kuruldu

Antalya'da ilk 5 ayda 56 ülkeden 451 yabancı sermayeli şirket kuruldu

 





Semih ERSÖZLER/ANTALYA, (DHA) - ANTALYA'da gerçekleştirilen 'Türkiye ve Rusya Yeni İşbirliği Ufukları' toplantısında konuşan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, “Bu yılın ilk beş ayında 56 ülkeden 451 yabancı sermayeli şirket kuruluşu gerçekleştirdik. Mayıs ayında kurulan şirketlerimizin dörtte birini yabancı sermayeli şirketler oluşturdu" dedi.



ATSO ve Rusya'da yayın yapan Kommersant Gazetesi tarafından Antalya'da 'Türkiye ve Rusya Yeni İşbirliği Ufukları'toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya Rusya ve Türkiye'nin önemli sektör temsilcileri katıldı. Toplantı sonrasında sektör temsilcileri arasında ticari görüşmeler gerçekleştirildi.



Açılış konuşmasını yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, toplantının ülkeler arasındaki dostluğu güçlendireceğine, ticaretin artmasına katkıda bulunacağına inandığını söyledi. Çetin, “Rusya Federasyonu'yla dostluğumuzun dünya için önemini İstanbul'da imzalanan tahıl anlaşması en güzel biçimde göstermiştir. Antalya ve Rusya halkı arasındaki ilişkiler ise artık son derece özel bir boyuta geçmiştir. İlimizde on binlerce Rusya kökenli Antalyalı yaşamaktadır ve biz bu komşuluk ilişkisinden son derece memnunuz" dedi.



ANTALYA'DAN 160 MİLYON DOLAR İHRACAT



Rusya'nın dış ticarette Türkiye'nin en önemli ortaklarından biri olduğunu belirten Çetin, “Odamızın 5 binden fazla yabancı sermayeli üyesinin beşte biri Rusya menşeilidir. Turizmden yat üretimine birçok sektörde Rus iş insanlarının üyemiz olması da bizim için ayrı bir değerdir. Antalya olarak Rusya'ya ihracatımız geçen yıl 160 milyon dolar olarak görünse de diğer iller üzerinden yaptığımız ihracatla bu rakam daha yüksektir" diye konuştu.



5 AYDA 56 ÜLKEDEN 451 YABANCI SERMAYELİ ŞİRKET



Son dönemde Antalya'da yabancı sermayeli şirketlerin sayısının arttığını söyleyen Çetin, “Global bir turizm destinasyonu olan Antalya hem yurtiçinde hem de uluslararası düzeyde yatırımcıların ilgisini çekmeye devam etmektedir. Son dönemde Antalya'da yabancı sermayeli şirket kuruluşları ve Antalya'ya yerleşmek isteyen yabancıların konut alımları hızla artmaktadır. Bu yılın ilk beş ayında 56 ülkeden 451 yabancı sermayeli şirket kuruluşu gerçekleştirdik. Mayıs ayında kurulan şirketlerimizin dörtte birini yabancı sermayeli şirketler oluşturdu" dedi.



HER ÜÇ KONUTTAN BİRİ YABANCILARA



Antalya'nın konut sektöründe de cazibesini koruduğunu belirten Çetin, “Haziran ayında ilimizde satılan her üç konutun birini yabancı ülke vatandaşları, ilk sırada da Rusya Federasyonu vatandaşları olan komşularımız aldı. Artık bu güçlü temel üzerinde yeni iş birliklerini, ticaret ve yatırım fırsatlarını konuşmalıyız. Firmalarımız açısından özellikle Rus perakende pazarının ilgi çekici bulunduğunu biliyoruz" diye konuştu.



'TÜRK VE RUS MERKEZ BANKALARI KUR İÇİN GÖRÜŞÜYOR'



Rus-Türk İşadamları Birliği Başkanı Naki Karaaslan, “Rusya ve batı arasındaki sorunlar uzun sürecek gibi gözüküyor. Planlarımızı uzun vadeli yapmamız gerekiyor. Buna bir fırsat demek hoş olmaz. Savaşın fırsatçılığı olmaz. Antalya, Ruslar için çok özel bir yer. Önümüzde zor bir süreç var. Batının yaptırımlarıyla politik bir arıza çıkmaz ise bu işin içini doldururuz. İşin içini doldurmak için de hükümetlere çok büyük görevler düşüyor. Merkez bankaları Türk Lirası ve Ruble ile ilgili çok yoğun görüşüyor. Kur ayarlarıyla ilgili iki tarafın merkez bankası ciddi bir bütçe ayıracak ve kur kayıplarını önleyecek gibi duruyor. Ağustos sonu gibi bitecek gibi duruyor" dedi.



Toplantıda konuşan Kommersant Temsilcisi Mutlu Güngör, Rusya'da büyüyen Türk şirketleri olduğunu ve bir sonraki toplantının Moskova'da yapılacağını söyledi. Toplantı yurtdışından gelen sektör temsilcilerinin konuşmalarıyla ve ikili görüşmelerle devam etti.





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3b7eEnG

'Topraksız çilek üretiminde verim 4 kat artıyor'

'Topraksız çilek üretiminde verim 4 kat artıyor'

 





Ömer KARÇA/MANAVGAT, (DHA)- AKDENİZ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nafiye Ünal, topraksız çilek üretiminde verimin, topraklı üretime göre 3-4 kat daha fazla olduğunu söyledi.



Topraksız çilek üretiminin Antalya ve ilçelerinde yaygınlaştırılması amacıyla Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) ve Manavgat Ziraat Odası (MZO) iş birliğinde MATSO Otogar Çok Amaçlı Toplantı Salonu'nda 'Topraksız Çilek Semineri' düzenlendi. Seminere MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, MZO Başkanı Rasim Metin, MATSO Meclis Başkanı Ömer Kasapoğlu ve üreticiler katıldı.



Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nafiye Ünal tarafından sunulan seminerde, Manavgatlı üreticilere topraksız çilek yetiştiriciliği, potansiyeli, avantajları ve dezavantajları, topraksız çilek yetiştiriciliğinde verime ve kalite üzerine etken faktörler ile topraksız çilek üretim modelleri hakkında bilgi verildi.



'SON BİR YILDA ÜRETİM 100 BİN TON ARTTI'



Türkiye'nin çilek üretiminde dünyada 4'üncü sıraya geldiğine dikkati çeken Doç. Dr. Nafiye Ünal, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre son bir yılda çilek üretim alanı 1000 dekar artarken, üretim miktarı da 100 bin ton arttığını, buna bağlı olarak da çilek ihracatının yüzde 100 arttığını belirtti. Doç. Dr. Ünal, "Erkenci üretimlerle kasım ayından hazirana kadar süren bir üretim takvimi var. Ülke olarak 600 bin tonun üzerinde bir üretim miktarımız var. Sadece son bir yılda 100 bin tonluk bir üretim artışımız var. İhracatta da özellikle son 2 yıldır bir artış olduğunu söyleyebiliriz. Bir yıl önce 25 bin tonluk bir ihracatımız vardı, bugün 56 bin tonluk bir ihracatımız var" diye konuştu.



Türkiye'nin çilek ihracatında ilk sırada Rusya ve Ukrayna'nın yer aldığını, bunun yanında Avrupa ülkeleri ve yakın Doğu ülkelerine de ihracatın gerçekleştiğini belirten Doç. Dr. Ünal, "Şu anda özellikle Rusya, Ukrayna gibi ülkelere, yakın pazarlara çok ihracatımız var. Ama ihracat pazarı çok açık bir sektör, çünkü çilek çok beğenilen, çok tüketilen ve meyve pazarında çok tercih edilen bir ürün olduğu için hemen hemen tüm ülkelerde Avrupa pazarında ya da yakın Doğu pazarında talebin yüksek olduğunu görebiliriz. Son bir yılda yüzde 100 bir artış var ihracat pazarında eğer çilek üretimini artırabilirsek, ürettiğimiz ürünlerin dış pazara ihracat edilmesi imkanı çok büyük" diye konuştu.



Topraklı veya topraksız çilek üretiminde, elde edilen meyvede iç ve dış kalite olarak ayrım yaptıklarını ifade eden Doç. Dr. Ünal, "Topraklı ve topraksız üretilen çilekler arasında herhangi bir iç kalite farkı olduğunu söyleyemeyiz, dış kalite farkı bakımından irdelediğimiz zaman, topraksız üretim bilgisayarlı otomasyon sistemlerinde yapıldığı için bu sistemde bitkinin tamamen istediği kadar gübre, istediği kadar su ve istediği tüm çevresel şartları sağlıyoruz. Dolayısıyla bu da meyvenin dış kalitesini etkiliyor. Özellikle bu meyvedeki sertlik çok önemlidir, irilik bu anlamda önemlidir yine renk önemlidir. Bu da gerek iç pazar gerekse dış pazar olsun kalite özelliklerini artırıyor" dedi.



TOPRAKSIZ ÜRETİMDE VERİM 3-4 KAT DAHA FAZLA



Topraksız çilek üretiminde ilk yatırım maliyetinin yüksek olmasına rağmen üretim miktarı ve veriminin üreticiye kazandıracağını vurgulayan Doç. Dr. Ünal, şöyle dedi:



"Topraksız çilek üretimi, topraklı çilek üretimine göre verim açısından çok daha avantajlı. Biz topraklı üretimde dekar başına 5 bin ile 7 bin bitki ekiyoruz, bundan dekar başına 4 ton verim alıyoruz. Oysa topraksız üretimde biz katlı sistemler kullanıyoruz, katlı sistemlerde dekara 23 bin, 24 bin bitki dikiyoruz. Bu da dekar başına 10-12 ton verim artışı demektir. Dolayısıyla her iki sistem arasındaki verim artışı çok büyük. Bu da ekonomik anlamda getirisinin çok büyük olduğunu gösteriyor. Ayrıca bu üretim modeli uzun vadede üretimi mümkün kılıyor, dolayısıyla her ne kadar ilk yatırım maliyeti yüksek olsa da uzun vadede ve üretim artışının 3-4 katı olması üreticiye kazandıran bir sektör."





FOTOĞRAFLI




https://bit.ly/3Bm0XfA

'Dövizle getirilen binlerce araç, yediemin otoparklarında çürüyor'

'Dövizle getirilen binlerce araç, yediemin otoparklarında çürüyor'

İbrahim LALELİ/ANTALYA,(DHA)- ANTALYA'da icradan ya da eksik evrak nedeniyle trafikten men edilen binlerce otomobil ve motosiklet, yediemin otoparklarında çürümeye terk edildi. Antalya Otoparkçılar ve Oto Yıkamacılar Derneği Başkanı Mustafa Hakan Topçu, "Otoparklar araç mezarlığı gibi. Ülkemize dövizle getirilen binlerce araç çürüyor ve hurdaya dönüyor" dedi.



Antalya'da 16 yıl önce yediemin otoparkı işletmeye başlayan Antalya Otoparkçılar ve Oto Yıkamacılar Derneği Başkanı Mustafa Hakan Topçu, kendisine ait dört otoparkın tıklım tıklım araç dolduğunu belirtti. Hacizli veya eksik evraklı araç yoğunluğuna cevap vermek için bir otoparkla başladığı yediemin işletmesine 4 otopark ile devam ettiğini anlatan Topçu, "İcra iflas kanunundaki birtakım eksiklikler burada araçların 5-10 yıl kalmasına neden oluyor. Otopark içinde motoru ve değerli aksamları sökülmüş, sadece şase ve kaportası bırakılmış 15 yıllık lüks araçlar dahi var. Nedeni de haciz koyduran kişinin satış işlemlerini başlatmaması. Aracı terk etmesinin nedeni ise üzerinde diğer alacaklıların haklarının olması. İcraya çıkarıp masraf etse, satışından elde edeceği gelir icra koyduranın alacaklarını karşılamıyor. Bu nedenle aracı icrayla aldırıyor ve burada çürümeye terk ediyor" diye konuştu.



Yediemin otoparklarında yıllanmış araç yoğunluğunun altında yatan nedeni anlatan Topçu, sözlerini şöyle sürdürdü;



"Araçların satışının yapılması için haciz koyan kişinin satışını istemesi gerekli. Hacizi başlatan ve aracın yediemin otoparkına gelmesine neden olan kişi, aracın üzerinde SGK'nın, vergi dairesinin veya başka alacaklıların hakkı olduğunu fark edince işlemleri başlatmıyor. Çünkü borçludan alacağı paradan daha az para alacağını görüyor. Satış işlemini başlatmayınca buraya gelen araç yıllarca kalıyor. Ülke ekonomisi ve katma değerini de zarara uğratan bir anlayış. Yapılması gereken, 6 ay içinde hacizli araçların kanunen satılması lazım. Fakat bunla ilgili yeterli kanunlar çıkmadığı ve altyapısı olmadığı için bu işler çok ağır yürüyor. Bizim yediemin olarak hiçbir yaptırımımız yok. Buraya araç kazadan veya muayeneden gelmiş, biz araç sahibine ulaşmak için bilgi bile alamıyoruz. Buradaki araçlar beklediği sürece değer kaybı da oluyor, aksamları arızalanıyor. Bu süre kısa tutulmuş olsa, araçlar burada bekleyeceğine sahibine teslim edilse veya satışı yapılarak yeni sahiplerine ulaştırılsa, ülke için de bir katma değer sağlayacak. Ama burada çürümeye bırakılıyor."



'ARAÇ SAHİPLERİ SÖKÜYOR'



Araçlarının icra nedeniyle yakalama hacizli olduğunu bilen kişilerin araçların motor ve iç konsol gibi değerli parçalarını söktürdüklerini kaydeden Topçu, "Sanayilerde bu işleri yapan insanlar var. Kimileri araçlarının hacizlik olduğunu öğrenince kendileri motorunu, konsolonu, lastik ve jantlarının yanı sıra koltuklarına kadar söküyor. Bunları bir depoda muhafaza ediyorlar. Aracın kasasını da bir araziye bırakıp 155'i arayarak ihbar ediyorlar. Polis aracı şase numarasından kontrol ettiğinde yakalamalı hacizli olduğunu tespit edip otoparka çektiriyor. Aracını bu şekilde parçalayan kişi, kasasını ilerde açılan ihalede tekrar ucuza alarak söktüğü parçaları yerine takıyor. Buna genellikle lüks segment araçlarda daha çok rastlanıyor" ifadesini kullandı.



Sanayide bu işleri yapanlar olduğunu yineleyen Topçu, "Bu parçalama işi sektör olmuş durumda. Örneğin 1 milyon liralık aracınız var ve icralık. Sanayideki bu işleri yapan kişi ile anlaşıyorlar. Aracı o kişiye satıyorlar. O da parçalayarak aracın parçalarını satıyor. Bu şekilde bize içi boş araçlar geliyor" dedi.



'BİNLERCE MOTOSİKLETİN DURUMU KANGREN OLDU'



Topçu, "Trafikten men edilen, haciz nedeniyle toplanan motosikletler ise yediemin otoparklarının kangren olmuş sorunu" diyerek, şöyle devam etti:



"Bir motor bağlandığı zaman motorun değeri 500 TL ise, alacaklı kişi bu motoru satışa çıkarmak istediğinde 1500-2 bin lira masraf yapması lazım. Masraf satışa ekleniyor. 500 liralık motor 1800 liradan satışa çıkıyor. Kimse motoru bu fiyatlara almaz. Satılamadığı için de burada yıllarca bekliyor. En sonunda 'Milli Emlak' açtığı ihale ile hurda niyetine satıyor. Bunlar ülkenin zararına olan şeyler. Ülkemize dövizle getirilen binlerce araç çürüyor ve hurdaya dönüyor."



'HURDAYA DÖNEN ARAÇLARI 7/24 KORUYAN PERSONEL ÇALIŞTIRIYORUM'



Yediemin otoparkında 6 aya kadar günlük 20 TL bekleme ücretlerinin 6 aydan sonra yüzde 30 düşürüldüğünü, araç satılamadığı veya sahibine teslim edilemediği için alacaklarını tahsil edemediklerini de sözlerine ekleyen Mustafa Hakan Topçu, "Bu araçların güvenliği için 7/24 personel görev yapıyor. Bu araçlar yıllarca burada bekliyor. Biz alacaklarımızı alamıyoruz. Bir araç satılacak veya otoporktan alınacak ki biz de aracın burada kaldığı sürenin ücretini alabilelim. Maalesef satış olmuyor, araçlar neredeyse üst üste yığılı vaziyette satılacağı günü bekliyor" diye konuştu.



AVUKAT KAYA: İCRA İFLAS KANUNU, YEDİEMİN SATIŞLARINI ZORLAŞTIRIYOR



Avukat Harun Kaya, yedieminlerin hukuksal çabalarını zorlaştıran İcra İflas Kanunu'nun 88/6'ncı maddesinin gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. İcra daireleri tarafından haczedilen araçlarla ilgili alacaklı tarafın talebi üzerine yakalama kararı alındığını, yakalanan araçların yediemin otoparklarına çekilerek burada muhafaza altına alındığını aktaran Kaya, sonrasında yaşanan sıkıntıları şöyle özetledi:



"Çekilen araçların üzerinde yalnızca icra daireleri değil, vergi dairesi ve sigortanın da haciz kararları yer alıyor. Haczedilip yakalama kararı alınan araçlar çok üzün süre depolarda beklemekte ve muhafazasına gerek kalmadığından İcra İflas Kanunu 88/6 maddesi gereğince yediemin aracılığıyla satış işlemleri yapılmaya çalışılmaktadır. Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliği'ne göre yedieminler araçlardan kıymet takdir edilen tutar üzerinden yalnızca yüzde 30 miktarında otopark ücretini almaktadır. Araçlar bu yüzde 30 alacak miktarını aşacak kadar uzun süreler depolarda kalmaktadır. Bunun üzerindeki tutarlar yönünden yediemin depoları iş ve emeğinin karşılığını bu noktada alamamaktadır. Alacaklı alacağının tahsiline kavuşamazken, borçlu da alacaklı mercilerin çokluğundan dolayı araçları depolarda kaderine terk etmektedir. Aracın depolarda beklemesinde en çok zarara uğrayan taraflardan biri yedieminler." (DHA)





FOTOĞRAFLI





 




https://bit.ly/3z8CM1j